Evrene nasıl mesaj gönderileceğini öğreten, zihninizde isteklerinizin 5n 1k'si çıkartan, bi nevi sizi dürten aykut oğut'un samimi dille kaleme aldığı kitap.
hala bilmeyen varsa belirteyim: yazarının da belirttiği gibi bu kitap bir kişisel gelişim kitabı değildir. şunları şunları yapın kesin böyle olacak diye birşey vaad etmiyor. herşeyi evrene postalayın oturun demiyor, enerjiden bahsediyor ki mantıklı buldum. okuması çok rahat, sohbet havasında geçiyor, akıp gidiyor. 'ben okudum hayatım değişti' demiyorum, farklı bir bakış kazandırdı ve hiç de saçma gelmedi. hasılı beğendiğim kitaplar arasındadır.
kişisel gelişim , motivasyon, yaşam koçluğu hizmeti adına ne derseniz deyin; bu zamana kadar yazılmış en başarılısıdır bu dalda. yazar hem samimi hem inandırıcı hem de bilimsel olmay başarmıştır. elinize aldığınız anda bitirirsiniz de.
okumakta geç kaldığım ama aslında belki de tam zamanında okuduğum ve kesinlikle tavsiye edeceklerimden. bir şeye inanmamnın ne kadar önemli olduğunu yaşayıp gördüm. defalarca söylenmesine rağmen çok da önemsemedim ama anladım ki önemli hem de çok önemli... okuduğunuzda muhtemelen özgüveniniz artacak ve en önemlisi daha mutlu olmaya başlayacaksınız. Yalnız bu mutlu olmak için "evrenden torpilim var" okunmalı anlamına gelmesin. illa ki insanın kendisinde bitiyor her şey. inanmak, güvenmek, tatminkar olmak, memnuniyet... lakin bunları beceremiyor ya da yolunda gitmeyen bir dolu şey geliyorsa başınıza bir can kurtaran olabilecek kitap.
her türlü talihsizliği yaşamış kişi, aykut oğut'un yazarlığında kitapseverlerle buluşan kitabının ismi.
--spoiler--
siz hiç 150 kilo oldunuz mu? sizin hiç yabancı bir ülkede bavulunuzu kaybettiğiniz, sabahları mısır gevreğine bira döküp hayatta kalırken günlerce tek kelime bile konuşmadığınız, dayak yedikten sonra girdiğiniz komadan bir gözünüzü kaybetmiş olarak çıkıp tekrar parklara döndüğünüz, annenizi kaybettikten sonra hapiste yatarken babanızı kaybettiğiniz oldu mu?
benim oldu.
peki ya sonra o yabancı ülkenin dilinde şakır şakır konuşup hatta seslendirme yönetmenliği bile yaptığınız, o ülkedeki filmlerde başrol oynadığınız, 70 kilo verip filinta gibi olduğunuz, yeni ve mutlu bir hayat kurduğunuz, elinizi attığınız her işi altın yumurtlayan tavuğa çevirdiğiniz, her saniyenizi gülümseyerek geçirdiğiniz, hayatta istediğiniz her şeyi elde etmeye başladığınız oldu mu?
benim oldu.
nasıl mı?
gelin anlatayım...
--spoiler--