gayet normal durumdur zira insan kendine engel olmayabilir! ama buna rağmen kendine engel olamayıp eşine sadakatsizlik yapıp bir insan ondan soğuyorsa!
bu kaybaklık ve onursuzluktan gelir! basitlik ve düşüklüğün göstergesidir!
azıcık (bkz: empati) yapın eğer şahsen ben bu durumda birine aşık olsaydım!
eşime ihanet etmezdim! ve o kişiden uzaklaşırdım gerçek hayat masallardaki gibi değil herşey unutuluyor! eğer eşimin bana ihanet ettiğini öğrenseydim anında boşardım!
çünkü birkere yapan birdaha mutlak yapar!
oluyor... geliyor insanın başına. zorlanıyorsun. iki ucu boklu değnek çünkü, eşinin yanındayken onu düşündüğünde eşini aldatmış gibi hissediyorsun. aşık olduğun kişiye metresliği konduramıyorsun, boşanıp onu alayım desen , çevrenin gözünde sürekli "yuva yıkan" olarak kalacak.
delice birşey deniyorsun, aşkının geçmeyeceğinden eminsin, zamana yayılı plan yapıyorsun. ama hiçbir zaman eskisi gibi olmuyor. bir de planın zamanı geldiğinde karşındakinin iğrençliğini, yalancılığını görüyorsun, iyice bozuluyor insanın morali. yanına kar kalan, onu düşünerek kurduğun mutlu hayat oluyor.
gönüle laf dinletemiyorsun, olma desem, yine olursun.
gerçekten sevmeden evlendiğinin kanıtıdır. Öyle işim görülsün diye evlenirsen böyle olur. Zaten şu zamanlarda 2 günde canım cicim nasıl ilişkiler var anlayamıyorum.
bazı kişi/kurum/kuruluşlarda, aşkın mevsimlik, haftalık, dönemlik olarak ortaya çıktığını isviçreli bilim adamlarınca ispatlanmıştır. yani bu tip şahs-ı muhteremler, yılda 3-5 hatta abartıp 10 kez aşık olabilmektedir. * eşleri de pes etmiştir, salmıştır bunları çayıra, "nasıl olsa hevesini alıp dönüyor evine, allah cezasını (...) ama arada çocuk var/çok alıştım/bundan sonra ne uğraşacam" gibi muhtelif kendini kandırma yöntemleriyle evliliklerini sürdürmektedirler. denilebilecek fazla birşey yoktur. **
makul olanı boşanıp aşık olunan kişi ile aşkı doruklarına kadar yaşamaktır.
bu ve benzeri durumlarda aldatmak kişiyi çözüme değil adrenaline ulaştırır.
kıçı yiyorsa, aşık olduğu kişiyle evlenmeyi gerektirir. evlenmiyorsa da, aşığım dediği insanın nasıl olup da, kendisini birinci kadın ya da erkek sandığı merak konusudur. ah be evlatçığım, evdekinden ödleri patlar da aşığım ayağına yatarlar. ferhat, dağları delmiş, leyla aşkından mahvolmuş. geçiniz bunları geçiniz. hovardalığın adı aşk olmuş.
eşine de aynı hakkı tanımayı gerektirir. ha, o hakkı tanımıyorsa, hiç sevinmesin bu insan. elbet açık verecek, en azından eşi, kendisinin soğukluğunu hissedip, evlilik bir yerden çatlayacaktır. çatlayınca, kendisi de boynuzu yiyecektir. bugün olmazsa, yarın yiyecektir. platonik bir aşksa, boynuz yoksa daha bir düşünülebilir. ama boynuz takan, mahkemeye gidip boşanmalıdır. kendisi de o boynuzu yemeden.
erkeğin yaradılışında olan poligami fıtratının dışa yansıması olayıdır. "bir çiçekle bahar geçmez" tezinden yola çıkan erkeklerin başına gelmesi son derece normaldir.
insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biridir herhalde. erkek için normal karşılansa da kadın için kaosa dönüşebilir içinde bulunduğumuz toplumda. olmaması en hayırlısıdır.
bu durumda evli olup aşık olan kişi erkek ise, evliliğini hata olarak tanımlar.ve kimse pek ses çıkarmaz.Aynı Durumu kadın yaşayıp, evliyken başka bir erkeğe aşık olunca orospu derler.lekelenip karalanır.kendi ailesiylede sorun yaşar.cinayet bile çıkar.garip gibi ama bu böyle.Kadınlar Hayatlarında evleneceği erkeği 1 defa seçme hakkına sahip gibi bi durum çıkıyor ortaya.
aşk başka bir kavram durumudur evli olanlarda, önemli olan eşine karşı sevgisini yitirmemesidir.
eşiyle aralarındaki bağları koparan bir aşıksa hayattaki en aptal insanlardan biridir.
