insanlığın ilk çağlarını düşünün. Vahşi ve tehlikeli dünyada kadın ve erkek barış dolu partnerlerdi. Kadın, erkeği dış dünyaya çıkıp ona yiyecek bulduğu ve kadınını korumak için hayatını riske attığı için, sevgi ve saygı hissediyordu. Erkeğinin duyarlı ve ilişkiyi besleyici olmasını beklemiyordu. Erkeğin iş tanımlanmasında iyi iletişim yeteneği yazmıyordu. iyi bir avcı olduğu ve evine dönecek yolu bulabilme yeteneği olduğu sürece, ilişkiyi sürdürebilmek için çok fazla özelliğe ihtiyacı yoktu. Erkek ihtiyaçları gideren olduğu için, kadından sevgi ve takdir ihtiyacını karşılıyordu. Hayatta kalmak zor olsa da, ilişkiler şimdikine göre daha kolaydı.
Hayatta kalmak için birbirlerine ihtiyaçları vardı. Yemek, cinsellik, barınma ve güvenliğin ortak olarak sağlanması için iş bölümü ve beceri gerekiyordu. Erkek sağlayıcı ve koruyucu rolünü üstlenmişken, kadın yuva düzeni ve beslemekten sorumluydu.
Aslında bu doğal bir iş ayrımıydı. Çünkü biyolojinin kadına verdiği doğurma becerisi ve çocuk yetiştirme güdüsü, evi yönetme ve çocuklarını yetiştirebilme görevini doğal olarak kadına yüklüyordu.
Şimdi ise yaşam tamamen değişti. Artık iki cinsin korunma ve hayatta kalmak için birbirlerine ihtiyacı kalmadı.
Artık iki cins aşk ve romantizm için birbirleriyle birlikte olmak istiyor. Atalarımızın ilişki dinamikleriyle şimdiki ilişki dinamikleri arasında dünyalarca fark var.
Eşinizin duygusal ihtiyaçlarını kendi kişisel tatmin isteğini göz ardı etmeden karşılayabilme yeteneğine sahip olmak gerekliliği gibi atalarımızın bilmediği çeşitli durumlar ortaya çıktı.
Zaman çok hızlı değişti. Artık kadınlar da hayatın zor alanlarında erkeklerle beraber mücadeleye başladı. Mücadele içinde erkekler tarafından korunma ve hayatı idame etme yetilerinin farkına varan kadınlar artık kendilerine yeter oldular. ilkel ilişkilerde olan birbirlerine bağımlılık dönemi artık geçti.
Erkeklerin de daha önceleri koruma ve kaynak yaratma karşılığında gördükleri takdir ve değer görme dönemi eskilerde kaldı. Kadınlar artık daha farklı şeyler istiyorlar eşlerinden. Artık evin ihtiyaçlarını karşılamak yetmiyor iyi bir eş olmak için.
Yani yüzlerce yıl önceki ilişki kuralları kitabı yeniden yazıldı.
Artık kadınlar hayatın tüm zorluklarıyla birebir yüzleşme durumunda. Korunmuş ev alanından acımasız çarkların insanları öğüttüğü iş dünyasında yerini aldı. Artık bütün gün yorulmuş olarak evine dönen kadın, çocuk yetiştirme ve ev idaresi görevini tek başına yerine getirecek zamana sahip değil.
Erkekler de yüzyıllardır süregelen geçim sürdürme ve besin sağlama işlerini devam ettirirken evlerine geldiklerinde ilkel çağlar gibi sıcacık, yemekler hazır, çocukların bakımı sağlanmış yuvalarını bulamıyor. Bu işlerinde artık paylaşılması gerektiği gün gibi açık! Hayallerdeki kırmızı pencereli, yemek kokuları gelen sıcacık yuvalar artık ortak çalışmayla veya para vererek iş imkanı yaratılan çalışanlarla mümkün oluyor.
Bu değişim süreci de öyle uzun seneler içinde gerçekleşmedi. Son 40-50 yıl içinde geleneksel aile yapısı hızlıca modern aile yapısına dönüşmek zorunda kaldı. Hiç birimiz, geldiğimiz aile yapısına uygun aile yapısını bulamıyoruz. Kadınlar daha sert bir mizaca, erkekler de daha duyarlı bir yapıya dönüşmek zorunda kaldı. Daha önce kadınların egemenliğindeki alan olan ev ve mutfağa erkekler de dâhil oldu. ''Artık babalarımızın yapmadığı şeyleri yapar olduk'' ''Çocuğun bakımı, evin düzeni kadının sorumluluğudur'' yasası sekteye uğradı.
Gerçekten bu hızlı rol değişimine ayak uydurmak kolay değil. Bizim kuşağımız bu geçiş sancısını en çok hisseden kuşak durumunda.
Peki kadın ve erkek olarak neler yapmalıyız ki bu değişime ayak uydurabilelim?
Hayat çok zor ve yoğun.. Evin idaresi ve en değerli varlığımız olan çocuklarımızın duygusal ve yaşamsal ihtiyaçlarını her iki tarafın dengeli olarak paylaşması lazım. Yalnız bunu yaparken bu işlerin görev olarak değil, sevgi dolu bir birliğin devamını sağlamak için yapılan bir gereklilik olarak kabul ederek.
Sevgi her şeyin çözümünü de beraberinde getirir. Birbirinizin ihtiyacı olan duygusal doyumları sevginizi ve takdirinizi göstermekten çekinmeden sağlamalıyız.
Birbirlerimizin heyecanlarını paylaşabilmeliyiz. Birimiz için çok önemli olan bir olayda diğeri tam destekle yanında olabilmeli. Zaman zaman zor gelse de eşimizin duygusal ihtiyaçları, öncelik sıralamamızda en ön sırada yerini almalı.
Tabii ki en önemlisi aile yapısında birisinin değerinin, diğerinden ayrı görülmemesi lazım. Evlilik bir kurumsa, tüm çalışanlar eşit hak ve imtiyazlara sahiptir.
Şunu bilmeliyiz ki aile ortamı ve ilişkiler sizin kendinizi en çok geliştirebileceğiniz alanlar.
Her zaman aramızdaki saygıyı yitirmeden ve sevginin önderliğinde olmalıdır bunlar.
değişmeyen tek şey değişimin kendisidir ilkesinden yola çıkarsak normal karşılanması gereken durum.hayatın sürekli değişim içinde oluşuna karşın, insanoğlunun da her değişime alışıyor olması gibi bir savunma mekanizması vardır.
değişmeyen tek şey değişimin kendisidir ilkesinden yola çıkarsak normal karşılanması gereken durum.hayatın sürekli değişim içinde oluşuna karşın, insanoğlunun da her değişime alışıyor olması gibi bir savunma mekanizması vardır.
Kadın her işin üstesinden geliyorsa erkek kişisi hiçbir iş yapmaz. Bu kadar.
Çok isterdim çıtkırıldım , narin , yapmacık bir kadın olayım. Benim de ojelerim bozulmasın. Nerde?
Halı silen, cam silen, kemikten et sıyıran, pazardan dönerken 30 kiloluk çantaları taşıyan bir manyak oldum çıktım.
Parka gittiğimiz de bile eşim kuzeniyle muhabbet ediyor ben çocuk peşinde koşuyorum. Benim daha fazla uyuma lüksüm yok, yorulma lüksüm yok. Başıma gelen her şeyin sorumlusu benim. Hiç-bir zaman demedim " yapamıyorum, anlamıyorum, elimden gelmez, beceremem" diyemedim. yalan soyleyemiyorum ki.
Bok var sanki işte ; Al evine bir temizlikçi. Tavuğu, eti eşine doğrat. Parkta çay iç şöyle rahat rahat , bırak kocan koştursun çocuğun peşinden.
Siz her şeyi yapmaya çalışırsanız eşiniz de tembel ötesi bir insan olup çıkar. Yayila yayıla oturur. Ben çalışıyorum yeaa deyip elini hiçbir şeye sürmez.
Örümcek adam gibi duvarlara tırmanırsınız perde asmak için sonra benim gibi.
Edit : çalışmak ile ne alakası var? Erkekler istiyor ki çocuklarını kendi anneleri büyütsün. Kadından bu fedakarlığı istiyorsunuz. Konu duygusal olduğu için kadınların coğu kabul ediyor. Çocuk büyütmek tek annenin görevi değil oysa. Ataerkil bir toplumda olduğumuz için bizde geleneksellesmiş.
Ayrıca kadın sanki evde bütün gün koltukta uzanıp, önündeki meyve tabağından üzüm alırken kozmopolitan okuyormuş gibi yazmayın. Bizim mesaimiz 7 / 24. Çocuk gece 5 kere de uyansa sadece anne koşuyor. Ya baba? Çalıştığı için asla uykusundan feragat etmiyor. Küçük Çocugu uyanikken bir anne uyuyamaz ama bir baba istediği zaman ve istediği kadar uyuyabilir.
Anne çocuğu babasina bırakıp spor salonuna gidemez ama baba nereye istiyorsa gidebilir.
Bazı erkekler öyle değil tabiki. En az anne kadar çocukları ile ilgileniyorlar ve eşlerine ev işlerinde de yardım ediyorlar.
kişilere göre değişkenlik gösterecek durumdur. memnuniyetsizlik durumunda medeni kanuna göre boşanma hakkı mevcut.
olay kadın erkek eşitliğine gelmemeli bile. çünkü biz her ne kadar burada tırışkadan kadın-erkek eşittir desek de maalesef ki kadın ile erkek eşit değildir. iki tarafında birbirlerine göre artı ve eksileri vardır.