Evlilik demirden leblebidir yut yutabilirsen. Evlilik kurumunun icine edenler akrabalar ailelerin evlenen kisilere sürekli mudahale etme istegi, evlenince illa sırayla araba ev alınması gerektiginin dayatılması, cocuk yapılsın baskıları, paramız biriksin darlanması, kardesler arkadaslar arası kıyaslar. Ornekler cogaltılabilir, bir insanla resmiyette bir imza atmak onu maymuna cevirme yetkisi vermiyor kimseye. Ama oyle davranıldığı icin evlilik denen müessese yürümüyor. Ben bu devirde kimseye tavsiye etmiyorum. Ha bir bebeginiz olsun istiyorsanız once bir kendinizi tartın bende o cocugu iyi yetistirebilecek olgunluk var mı, anne yada baba sorumlulugumu tam yerine getirebilirim derseniz yapın lütfen.
Esas sıkıntı evlilik değil aslında. Gerçekten birbiri ile uyumlu dünyada bir sürü evli çocuklu mutlu aile var. Evlilikte sıkıntı teşkil edecek şeyler, o evliliği eksik bırakan evlilik için olmazsa olmazlardan para ve çocuktur. Paranın ve çocuğun olduğu evliliklerin sonu boşanma ile sonuçlama ihtimali çok düşük.
özellikle teyzelerin sorduğu sorulardan biri.
ne zaman evlencen? bu soruyu atlatınca da nasıl biriyle evlenmek istiyorsun diye soruyorlar.
benim bu soruya cevabım hep ya benimle aynı zeka seviyesinde olsun ya da daha yüksek olsun oluyor. etrafımda da böyle bir insan yok diyorum. bozuluyorlar tabii. bunu diyince de bu işler hep nasip kısmet diyorlar. ya aptal birine denk gelirsen diye üzerime geliyorlar. komedi şovu yemin ediyorum. aptal birini seversen nolcak diyorlar. öncelikle bu teyzelerin bahsettiği sevgi ile benim sevgi bile uyuşmuyor. benim için sevgi daha kutsal bir şey. daha vazgeçilmez... yani bu cümleyi ben kursam neyse de onların inandığı sevgi kavramı buna izin vermiyor aslında. bunu verdikleri kişi örneklerinden anlıyorum tabii.
ayrıca madem insanın sevdiğini seçemediğini idrak edebilecek kapasitedesiniz neden ısrarla her gördüğünüz yerde nasıl birini istiyorsun diye sorularla bizi yoruyorsunuz. bu insanlara aramadığımı söylemekten de yoruldum.
ne zaman bulcan, nasıl birini bulcan falan filan diyorlar anında ilk cevabım aramıyorum ki oluyor. bunun neyini anlamakta zorluk çekiyorlar anlamıyorum.
birde evleneceğim insanla sohbet etmek istiyorum diyince bunları imkansız istekler gibi gördüklerini belli ediyorlar. evliliği herkesin belli bir yaş içersinde yapması gereken ve erkeğin çalışıp evine para getirmekten başka bir görevi olmadığını, kadının ise doğurduğu çocuklara bakmak ve kocasını rahat ettirmek dışında bir görevi olmadığını düşünüyorlar. yani onun dışında ki her şey lüks. ne bileyim kadının çalışması, erkeğin evde ev işlerine yardım etmesi, çocukların her iki ebeveyni ile de iyi bir iletişim içersinde olması... görüyorum ki bunlar hep lüks bu ınsanlara göre.
şahsen benim ne hayallerimde ne de mantığımda lüks şeyler bunlar.
onlara üzülüyorum. çünkü lüks olarak görmeleri aslında öyle bir aile hayali kurduklarını ama özellikle çevre baskısı yüzünden yapamadıklarını gösterir.
lakin aile yapısını erkek çalışsın ve kadın da çocuklara bakıp evinin işini yapsın olarak görenler var ki bunlar harbiden eğitilmez.
ortada ne lüks bir şey var ne de birini diğerinden küçülten bir hareket var ama bunlar illa ben o kalıpta yaşıycam diyor. çünkü aile olmak değil, evlenmek istiyorlar. sadece çocuklarına üzülüyorum ve dolayısıyla geleceğimize.
Bu zamanda 150 bin tl para demektir. Bu da isin imkansiz oldugunu gosterir çok kisi için. Sonrasinda da korkunç borclar oder durursunuz. Elinize ne gecer onu bilmem.
"Evlilikler, aşkın bitmesinden değil, arkadaşlığın olmamasından biter." der Nietzsche ve devamını da şöyle getirir; "Bir evlilik yaparken kendimize şu soruyu sormalıyız: Sonu yaşlılık olan o uzun yol boyunca bu kadınla sohbet etmekten keyif alacağına inanıyor musun?"
Evliliğin bazılarının gözünde öcü gibi görünmesinin nedeni sorunlu bir ailede ve sorunlu bir çevrede yetişmelerinden dolayıdır. Böyle bir çevrede yetiştim bende. En küçük bir sorunu dev aynasına tutuyorlardı sonra gelsin bağırmalar , birşeyler fırlatmalar, aile içi her türden şiddet . Çocuk varsa travmalar , çocuğun da bu kısır döngüye girmesi , hem kendine hemde ilişkilere olan güvenin bitmesi.
Bunun aksine bekârken çok yabani olan insanların evlendikten sonra ehlileştiklerini gördüm. Evlilikten önce ağzından her türlü küfür , alay eksik olmayan adam evlendikten sonra ağırbaşlı saygı duyulan biri oldu zamanla, yetiştirdiği çocuklar da çok sakin ve terbiyeli .
Evlilik olayına kısmen kader ve kısmet diyorum. Bakın kısmen dedim. Çok sevdiğiniz gözünüzü alamadığınız insan evlendikten sonra hal ve hareketleri değişebilir, ailesi onun gibi davranmayabilir size. Yani 100 lü ganyan oynamak gibi birşey.
Öte yandan evlenmemek çok da abartılacak bir şey değil hatta üzüldüğüm bir durum. insan 30 yaşına kadar laylaylom o senin bu benim , ben bekârım özgürüm diyor ama 30 yaşından sonra bir aile olmanın yerini yani bir çocuk , eş , yuva sahibi olmanın yerini hiçbir spor , hobi ,konser ve etkinlik tutamıyor. Günün sonunda yalnız kalıyorsunuz. Üstelik çok zengin ve yakışıklı , güzel biri değilseniz 30 yaşından sonra oyun dışı kalıyorsunuz , daha çok seçici oluyorsunuz ve daha az tercih ediliyorsunuz.
Özet geçmek gerekirse evlilik ve bekarlığın avantaj ve dezavantajları var. Bana göre bekarlık daha dezavantajlı. bekarlık yaş ilerledikçe zorlaşıyor, evlilik ise yaş ilerledikçe güzelleşiyor istisnalar var tâbi.
Yıllarca bir çok ilişkimde (hepsi de uzun ilişkiler) düşünmediğim ama en son ilişkimde evlenmeyi düşünüp nişan arefesindeyken adamın evli olduğunu öğrendiğimde tamamen aklımdan çıkardığım olay.