Nedendir bilinmez ama insan bunları eşine söyleyemiyor. Yani ben söyleyemiyorum en azından. Ve biliyorum benim gibi bir çok insan var, aynı şeyleri düşünen. Madem açık konuşacağım, öyleyse samimi olmakta büyük fayda var. Belki bilinçaltımızdaki hakimiyetin kaybından çekinmedir bunu söyletmeyen, belki de yolunda gittiğini düşündüğümüz tüm şeylerin bozulmaması ümidi adına verdiğimiz çabadır.
Eşime söylemiyorum ama sanırım ben dünyada benim için en uygun olan kadına denk geldim.
Herkes benim kadar şanslı olmayabilir ama ümit ederim ki bundan sonra herkes en azından benim kadar şanslı olsun.
Yaklaşık 5 senedir evliyim.
Eşim benim ne alıp ne verdiğime asla karışmaz.
En az bekar olduğum kadar özgürüm.
Akşamdan akşama önüne bir lokma ekmek koyarsam yer, koymazsam niye koymadın demez.
Haftasonları şehir dışına deplasmana giderim gitme demez.
Canım her istediğinde istediğim kadar alkol alırım, karışmaz.
Burda bi dipnot açayım, alkol aldığım zaman, yumuşak başlı, sevimli bir adam oluyormuşum, kendisi söyledi. Romantik ve normal zamandan çok daha yüksek libido ile dolaşıyormuşum evde:) bu artısı var yani.
Sabaha kadar cm oynarım, ses çıkarmaz.
Kendisi de çalışıyor olduğu halde benden hiçbir zaman kendisine kıyafet, makyaj malzemesi vesaire almamı istemez, almazsam kullanmaz.
Ben sorumluluklarını bilen bir adamım o ayrı.
Önce evimin, eşimin ve oğlumun ihtiyaçlarını kesinlikle giderir, kalan para ile de kendime kumdan bir kale yaparım.
Harici bir yere gideyim, sadece arayıp haber vermem yeterli. Neden diye sormaz, ben sorarsam der ki, sen işini bilirsin. Vardır bir bildiğin.
Desteğine ne zaman ihtiyacım olsa, ellerini hep belimden sarılmış, bana güç verir hissederim.
Bunu bana hissettirir.
Ne zaman bir mevzuda tereddüte düşsem, bana hep sen yaparsın, senin için çocuk oyuncağı, sen olgun bir adamsın, hayatta senin zekana mahkum olmayacak bir olay yoktur der, arkasına ben gider o meseleyi patates eder getiririm. Yolu biliyor yani.
Diyeceğim o ki, sadece biraz yeşil soğan, bir parça ekmek, ve üstünde oturacağımız iki sandalye olsa, ben eşimle mutlu olurum. Hem de sonsuza kadar.
Onu hak etmek için ne yaptım bilmiyorum ama, sanırım o bana tanrının bir hediyesi.
Ona elimden geldiğince iyi bakmaya çalışıyorum. Dünyada çok kereler hayır dediğim bir çok şeye sırf o mutlu olsun diye evet dediğim oldu. Bana bir de evlat vermiş olması vesilesiyle, gözümde değeri kat be kat arttı.
Uzun uzun yıllar sonra, saçlarımız beyazladığında, ellerimiz pamuk pamuk olduğunda, bir köşede kanepede birbirimize sarılıp yaşadığımız bu fantastik hayatın son günlerinde belki, yan yana otururken bunu birlikte okumak nasip olsun sevgilim. Sana gelecekten mektup yazıyorum.
Ben zor bir adamım, çok zor bir adamım.
Beni harika yönetiyorsun.
Senin için yapamayacağım şey,
Alt edemeyeceğim düşman,
Yenemeyeceğim rakip,
Çözemeyeceğim şey yok.
He bu arada, şuan ramazan ayındayız ve biliyorsun ki ben ramazan ayında alkol almıyorum. Sonra içip içip döktürmüşsün deme:) bu seferki oksijen kafası.
Eğer bir gün bunu bensiz okumak zorunda kalırsan, şunu bil ki cennette seni bekliyor olacağım. Cennetin hurilerini senin saçının teline değişmem. Ömrün huzurlu, sağlıklı ve mutlu olsun canım. Seni seviyorum.
3 çeşittir.
Maske evliliği,
Aşk evliliği,
Ve Mantık evliliği.
Bizim ülkede en çok maske evliliği yapılır. Yani olmayan biri gibi davranılır ve gerçekler gizlenir. Nikahtan sonra ise Maskeler düşer.
Zaten boşanmaların çoğuda bu yüzdendir.
Aşk evliliği ise bir süre sonra heyecanını yitirir. Schopenhauer'un söylediği gibi:
"aşkla başlayan evlilikler kuralda mutsuzluklar ile sonuçlanır."
En sağlam olanı ise mantık evliliğidir. iki olgun birey mantık ile hareket eder.
Yok ya ne beş senesi felan sürmüyor o kadar, taraflar anlaşırsa hakim ilk duruşmada fişi çekiyor. Ne yapsın insanlar onlarında canı sıkılmış kim bilir kaç bin tane boşanma davası var ?
sevgiliyi o kadar çok sevmek ki tutup her yere taşımak, kendi ailenin kaosuna bile ortak etmek boyutunu idrak ettikten sonra yumruklarımı yememe neden olan kurum.
Şüphesiz ki sırf
ev işlerini yaptırmak,
hastalanınca veya yaşlanınca kendine baktırmak,
canı çekince yalnızlıktan kurtulmak için yapılacak iş değildir.
Öyle görenlerle de asla evlenilmemelidir.
Ya da evlenin aminotoryum ki aynı kafalar birleşsin, tespiti/tanımlanması daha kolay olsun. Haa ama çocuk yapmayın. Çünkü hem o genlerin geleceğe taşınmaması lazım hem de çocuğunu bile "ileride bize bakar, yapamadığımız şeyleri yapar ve bizi ihya eder" zihniyetiyle yetiştirecek olduğundan, o çocuğa da yazık olmamış olur.
alışageldiğimiz evlilik modeli günümüzün yaşam koşullarına uyamadığından, evlenmek isteyenlerin kendi evlilik modellerini kendilerinin kurması artık zorunlu oldu.
Sabahları eşimle oğlumu okula bırakıp hastaneye gidiyoruz bana iğne vurdurmaya. Akşam da oğlum eşlik ediyor bize yine iğneye giderken. Çıkışta da yüzümü okşuyor geçmiş olsun mahiyetinde.
Ben memnunum evli olmaktan. Hayatımı bir insanla paylaşmaktan , en başında söz verdiğimiz gibi hastalıkta ve sağlıkta birbirimizin yanında olmaktan memnunum.
Yeri geldi kör oldum, yeri geldi bipolar yüzünden atak geçirip eşimin dünyasını kararttım ve şimdi de yarı sağır oldum. Her şeye rağmen beni seven bir eşim var. Ne mutlu bana! Erkek açısından bilemiyorum ama mutlu bir evlilik bir kadın için çok önemli. Kadın sevilmediğin de kahroluyor.
Kadını önemsemeyecekseniz, zor anlarında yanında olmayacaksanız, bir kaç yıl sonra sıkılacaksanız tabiki evlenmeyin. O evlilik yürümez çünkü!
Bu devirde evlenmek maddi olarak çok külfetli. Hadi bunu aştınız diyelim. Evlilik sonrası maddi olarak geçinmek çok daha zor bu ülke şartlarında. Ama evlilik çok güzel bir müessese. Hayatta hiç bir duygu, size bir evlat, hayatınızın ortasına yerleştirdiğiniz bir kadından ileride bir his yaşatamaz. Kısacası değer sevgili sözlük yazarları.
Bu devirde gerçekleşmesi zor bir eylemdir. Toplam maliyeti hesaplanacak olursa, 400 bini bulabilir. Sosyal medyadan etkilenen kız bulmazsanız şanslı birisi olursunuz. Diğer türlü arkadaşlarından etkilenip, sizi bunaltabilirler.