40 yaşında olup, sorumluluk almaya, evliliği yürütmeye hazır olmayan insanlar olduğu gibi, 20' li yaşlarında sorumluluk bilinci gelişmiş, değil evliliği bir kenti idare edebilecek mantığa ve duruşa sahip olan insanlar vardır.
Demek ki neymiş?
Akıl yaşta değil, baştaymış.
Akıllanınca evlenin, en doğrusu bu!
20 yaş erkendir
25 yaş aman tanrım evlenmem lazımdır
30 yaş evde kaldım.
35 yaş yolun yarısı bekardık, diğer yarısı evlenek be hacıdır.
40 yaş kırkından sonra azanı... bana bir koca bulundur.
bir tarihçi arkadaştan osmanlı'da şöyle bir hesap yapıldığına dair birşey duymuştum.
(erkeğin yaşı/2)+10= evlenilecek kızın yaşı.
yanı erkek 30 yaşındaysa kızın yaşının 25 olması gerekir gibi.
Evliliğin yaşı yoktur. Eğer var dersek asla bir sonuca varamayız çünkü asla hiçkimse aynı yaşta hemfikir olamaz. Evliliğin yaşı, doğru insanı bulduğun yaştır, kendini hazır hissettiğin yaştır.
evlilik kurumunun itibarını yerle bir eden kafirlerin, müslümanlara erteletmeyi başardıklarıdır.
Toplumda öyle rezalet kurallar gelişmiş ki 16-25 yaşlarında bir Türk vatandaşının(kız/erkek) aklında en baskın duygu olarak cinsellik/sevme/sevilme ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçları körükleyen görüntü ve ilişki bombardımanları yüzünden gençlik ne eğitimine ne işine ne de kendini yetiştirmeye odaklanabiliyor.
Müslüman gençlerin önünde fazla seçenek yok; ya sevgili edinecek , fuhşa düşüp zina yapacak ya da önü tıkanan,zorlaştırılan evliliğe hasbelkader ulaşana kadar beynini kemirecek..Ey anne babalar gençlik cinnet geçiriyor,haberiniz yok!
Müslüman gençler günümüzde cinnet halindedir. Hallerinden anne babaları bile haberdar değildir. Evlilik 30 yaşından sonra gündeme gelen bir fantezi gibi görülüyor. Sanki anne babalar hiç genç olmamış gibi 16 yaşından sonra çocuklarının ne çektiklerinden bihaberler. Her an cinsellik bombardımanıyla muhatap, erkenden açan çiçekler gibi enerjilerini bu biyolojik ihtiyaç üzerine harcayıp hayatlarını, beyin hücrelerini, kalplerindeki melekelerini yitiriyorlar.
Kayıp giden yılların ardından "Gençliğini nerede harcadın" sorusuna ahirette cevap olarak verebilecekleri bir argümanları yok çünkü o yıllar buhranla, tereddütle, suçluluk duygusuyla geçirilmiştir. Zinanın ismi gençlik heyecanı, zinaya götüren yollar sevgililik kavramı olarak toplumda normalleşmiş, adeta sosyalleşmenin tek şartı haline getirilmiştir. iffeti muhafaza etmek garip,tuhaf,patolojik vaka diye nitelendirilmeye başlamıştır.
Kozmopolit şehirlerde komşuluk,akrabalık gibi bağlar yok olmuş; sosyal çevre daraldığından müslüman gençler başının çaresine bakmak durumunda bırakılmış,bunun sonucunda da "muhafazakar" zani ve zaniyeler mantar gibi türemiştir. Anne ve babaların gündeminde ise evlilik hala yoktur.
Evlilik anne babaların gündemine gelecek olsa bile ellerinden birşey gelmez olmuştur. Çünkü çocukları, çevrelerinde ilişkileri güven ve samimiyet üzerine kurulu bir yapıda bulunamamış, torna tezgahlarından çıkmış gibi "islam" kavramı hariç her konuda birbirine benzer,niteliksiz insanların bulunduğu sürüye katılmak üzere, ümmetin ümidi olacak gençler salıverilmiştir.