bertrand russell'ın günümüz ahlak kurallarını eleştirdiği kitabı. "genç ve tecrübesiz bir kadın, bir adamla cinsel ilişkiye girmeden hissetiği şeyin aşk mı yoksa cinsel çekim mi olduğunu asla ayırt edemez" gibi birçoklarını rahatsız edecek cümleler barındıran kitaptır aynı zamanda.
dili oldukça sade olan ve dolayısıyla herkesin anlayabileceği bir dilde yazılmış oldukça iyi bir bertrand russel kitabı. insan hayatında elzem bir yere sahip pek çok konuya değinir russel kitapta. konu başlıkları ise sırasıyla şu şekildedir:
anaerkil toplumlar
ataerkil toplumlar
erkeklik organına tapma, asetisizm ve günah
hristiyan ahlakı
romantik aşk
kadınların haklarına kavuşması
cinsiyet bilgisi üstündeki tabu
aşkın insan hayatındaki yeri
evlilik
fahişelik
deneme evlilik
günümüzdeki aile
kişisel psikolojide ailenin yeri
aile ve devlet
boşanma
nüfus
eugenics
cinsiyet ve bireysel huzur
cinsiyetin insani değerler içindeki yeri.
“Çocukları geleneksel cinsel eğitime tâbi tutmanın sonuçları, insanları aptallaştırmak, yalancı, ürkek yapmak oluyor, onları neredeyse delilik sınırına yaklaştırıyor, ya da deli yapıp çıkıyor.”
“Büyükler, cinsiyeti, başka konular gibi ele alıp da bütün soruları cevaplandırsalar, isteyeceği ve anlayacağı bütün bilgileri verseler, çocuk hiçbir zaman müstehcenlik fikrine saplanmaz, çünkü müstehcenlik düşüncesi bazı konuların söz edilmemesi gerektiği inancına dayanmaktadır. zihinsel merak da öteki meraklar gibi, tatmin olur olmaz ölür. bu yüzden, gençleri sabit fikirden kurtarmanın en iyi yolu; istedikleri kadar bilgi vermektir.”
“Mutlu, karşılıklı aşkın derin samimiyetine ve şiddetli arkadaşlığını duymayanlar, hayatın verebileceği en büyük şeyi kaçırmışlar demektir; bilinçli olmasa bile, duyarlar bunu, bilinçaltında duyarlar, bundan doğan hayal kırıklığı ise, onları gıpta ettirmeye, baskıya ve zalimliğe doğru eyer. tutkulu aşka yerini tanımak, sosyoloğu ilgilendirmesi gereken bir konu olmalıdır, çünkü erkek ve kadın, bu yaşantıdan yoksun kalırsa, tamlığa erişemezler. dünyanın geri kalan parçasına karşı o yakınlığı duyamazlar, öyle bir yakınlıktır ki bu, onsuz sosyal hareketlerin zararlı olacağı açıktır.”
okuduğum basım eski bir basım olduğu için ingilizce "sex" kelimesi "cinsiyet" olarak çevrilmiş, bunu da belirtmekte fayda var.
Evlilik mutlaka ahlaklı olmayı da gerektirir. Lakin her ahlaklı insan, evli olmak zorunda değildir.
Birbirinden bağımsız gibi görünen iki öğe gibi dursa da, evlilik söz konusuysa...
Offf toparlayamıyorum a dostlar!
Anladınız siz onu!