kadınlar, erkekler için değil, kendileri için kendilerine bakarlar yalanını gözler önüne seren gerçektir. evlendikten sonra kadınların bir çoğu vücuduna dikkat etmez. ilaçlar, çocuk vs. nedeniyle çok kilo aldıklarından ve veremediklerinden yakınırlar. bu durumu çok net açıklayan bir de karikatür bulunmakta;
kadınlar kendilerine bakmadıktan sonra evliliği bir garanti olarak algıladığı sürece ilişkilerde aldatılma olayı görülecektir. hele ki çocuk doğduktan sonra erkek yalnızlığa itildiğinde kaçınılmaz sondur. bu yalnızlığa itilmeyi kadınlar 'ben onun çocuğunu doğurmuşum* onun yaptığı piçliğe bak' şeklinde yorumlamaktadır. yanlıştır. sadece çocukla zaman geçiren, ayı yavrusunu andıran bir kadın kocasının çocuğuna değil kendi çocuğuna bakmaktadır.
ek olarak, o şıkır şıkır süsler püsler, takar takıştırır kendini pazarlama sırasında muhteşem başarılıdr. evlenince evin içinde yürüyen eşofmana dönüşürler bunlar göz estetiğini bozmak için ellerinden geleni ardlarına koymazlar.
Türk insanı beyaz ekmeğe (beyaz undan yapılır) bağlı yaşar. Beyaz un, kanda çok asit yapar, toplardamarlarda tıkanıklığa (varise) sebep olur. Tüm bunlar kadın bedenine çok zarar verir, üstüne üstlük doğum gibi (mutluluk veren bir şey olmasından dolayı bu yönü göz ardı edilir) vücut için korkunç bir travmanın yaşanması olayın üstüne tuz biber eker. Yetmezmiş gibi Türkiye'deki kızların neredeyse hiç spor yapmadığı ve sosyoekonomik koşullardan dolayı kendilerine bakabilme lüksüne pek azının sahibi olduğu düşünüldüğünde, kızlarımızdan ziyade ailelerin, dolayısıyla baba ve kocaların suçlanması gerekir.
Senin başına da dolasınlar iki çocuk, koca bir ev, akşam yemek bekleyen açlar ordusu, ütü çamaşır şu bu, yetmezmiş gibi hasta kaynana kayınpeder kayınbirader vs. artı kimi çalışan kadınlar için iş. Bu hengame arasında tutturabiliyorsan sen tuttur bakalım o formu.
Bu engelli koşuyu atlatan kentli Türk kadınlarının Avrupai akranlarından pek bir farkı kalmadığını istanbul'ün iş merkezi semtlerinde bol bol görebilirsiniz.