etrafımızda sayıları oldukça fazla olan kız tipidir.
evlenirken eğer ki parası kendi cebinden çıkmıyorsa "her şeyin en iyisi olmalı" mantığı ile hareket edip, insanları bezdirir.
bir de işin gösteriş yapma kısmı var elbette, ondan da geri kalmaması gerek hanım kızımızın.
zengin olursun para senin için sorun değildir anlarım da, bir şeyler kısıtlı olduğu halde temel ihtiyaçları bırak lüksünden vazgeçmeyen insanları anlamak elde değil.
bir arkadaşım evlendi ki kredi çekti adam. babası yok, okulu yeni bitmiş maaşla bi işte çalışıyor.
evlenirken kızın isteklerini gerçekleştirebilmek için ekstra borç aldı bizlerden.
kızın bir annesi vardı ki evlere şenlik, kızım ucuza mı gitsin diyor.
demek ki satılık evladı bu kafaları da anlamak imkansız.
en son düğün arabası olarak woswos kiralanmasını istediler, ilçede bulunamadı kaç km yol gidip şehir merkezinden bulabildi.
adamda da iyi sabır varmış.
bekar hayatında lüks içindeyse normal gidişattır ama her hanım kızımızdır bu.
lakin peki ben kız değil miyim aga? ya da çok mu anamın kızıyım? bizim perde taç değil.. ama güneş ışığı taca çıkmadı hiç, biz izin vermediysek..
anası evde istikbali zor bulur, kızımız tepe home'lara, english home'lara koşturur..
noluyo yani buzdolabı son model olunca? sen onda bi' tek bir şey dondurmadan yeni modeli çıkacak boşa kıçını yırtma yani..
plazma ister, sanki oturup birlikte maç izleyecekler, pes atacaklar ya da ortak bir dizileri olacak gibi..
ondan sonra neden evlilikler yürümüyor? yürümez tabi arkadaşım! daha sen evlenmeden evin bütçesine çomak soktun..
evi kurarken yapılan masrafları kapatılacak, sonra bir de kirada sürünmeyelim ev alalım tribine girilecek, evin borcu bitsin, e bi de araba.. ondan sonra çocuk. sonra? sonra bitap düşmüş mallarım benim, çocuğu yetiştirmeyi beceremeyecek.. çocuğa da böyle tiki tak tak yetiştirecek. o çocuk da bunlar gibi alışacak lükse. ufak şeylerle mutlu olamayacak. ergen olmadan daha depresif olacak..
işte sırf bu lüks tüketim merakıyla başlamadan evlilik oyununa kalelerinde golü görürler...
müstehak..
kız hayatında bir kaç kere değil bir kere evlenmeyi düşünen, eşiyle yaşayacağı ortama özenli davranan en iyisi olsun isteyen kızdır. ama her kesenin lüks anlayışı farklıdır ona göre davranmak lazımdır o ayrı tabiiii. bir kere alınacaksa bir kere evlenilecekse şayet 1 sene ödemekte sıkıntı çekilse ne olur sankii. akılda da cepte de kalmasın.
çokca olan tiplerdir. bunlar erkeği kendine bağladıktan sonra her istediklerini yaptırırlar. çoğu zaman aşırıya kaçarlar. yalnız bence sorun bu değil. sonuçta evlilik müşterek. erkek tarafının yapacağı şeyler var, kız tarafının yapacağı şeyler var. erkek tarafından istediğini aldırır bolca. ama iş kendi tarafına gelince nedense aynısı olmaz. ucuza kaçarak kapatır. lan 2 gün sonra evleneceksin hâlâ ne bu kazık atma sevdası? kocan olacak o adam senin. ailesi de senin ailen. ne bu kaynana düşmanlığı?*
bütün mesele şudur ki; eğer bir erkek evlenecek raddeye gelmişse, şu saatten sonra asla kızı yarı yolda bırakmaz ve kız ne isterse yapar. "dünyaya bir defa geliyoruz", "bir kere evleniyoruz", "hayatımızın en özel en önemli günü, şimdi yapılmayacak da ne zaman yapılacak" klasikleri ile garibim damada martaval okurlar... e garibim damat da ne yapsın, kıramaz gelinciği ve milyarlarca lira borcun altına girer. ha gidin, kızın anasına sorun; bulaşık makinasını ilk ne zaman aldın diye... son 5 yıl içinden bi tarih vermezse ben de adam değilim.
her kızın hayali dört dörtlük bir erkekle, dört dörtlük bir evde yaşamak olduğundan normal karşılanabilecek durumdur. hadi her kız demeyeyim, çoğu kız için geçerlidir bu ev ve erkek kuralı. ama ne olur? ne istedikleri dört dörtlük erkeği bulabilirler, ne de o çok istedikleri evi..
bu kızlara seslenmek istiyorum. insan sevdiğiyle evlenir, ona ev döşeyecek, kulu kölesi olacak kişiyle değil. evlilik özeldir. sadece aynı evi, aynı yatağı değil, hayatı paylaşırsınız evlendiğiniz kişiyle. o yüzden bırakın bu şımarık, bulunmaz hint kumaşı ayaklarını.sevin, sevilin, sevdiğiniz için evlenin. erkeklere de acıyın, adamlar sizi yaşatmak için gelmiyor dünyaya.
burada asıl eleştirilmesi gereken öncelikle ailelerdir.kızına habire aman zengin bul, fakir olmasın,vs. telkinlerle beynine işlemektedir.ancak eğer oğulları varsa da aman masrafsız bul, para harcama diye tam tersi durum söz konusu olmaktadır.yani bütün konularda olduğu gibi evlilikte de aileler bu kadar işin içinde olmasa, bu kadar karışmasa aslında kızın kendisi de razı gelecektir birtakım koşullara.
sanıldığı gibi gereksiz yere para harcayan kız değildir aslında. yemeğe çıkalım dediğinizde ucuz bir yere gitmek ister çünkü gelip geçici bir şeydir bu. en lüks yerde yemek yediğinizde de yarım saatte biter en ucuz yerde de. sonuç olarak yediğiniz yemekten ileride elinizde bir şey kalır mı? yemek kısa vadeli bir giderdir. ama beyaz eşyalar, mobilyalar ömür boyu kullanılacak şeylerdir. bunun modası geçti atayım yenisini alayım diyemezsiniz, bu yüzden kız kısmısı içinde kalsın istemez, sonra pişman olmak istemez. içinin rahat edeceği şeyin alınmasını ister. nişan yüzüğü de böyledir. bu tarz masraflar kılık kıyafet ya da yemek gibi gelip geçici masraflarla kıyaslanmamalı, hayat arkadaşı para için kırılmamalıdır.
-4 burma bilezik
-bir altın kemer(kız masus düğüne kadar şişmanlatılır)
-takı seti
-koca bir pırlanta yüzük
-2 çeşit ayrıca yüzük
-küpe seti
-altın saat
-gerdanlık
(bkz: evlilik arifesinde iflas eden damat)
bu şansı bidaha bulamayabilirim kuşkusuyla kendini bilmez şekilde yapar bu lüks harcamaları. kesinlikle yadırganmamalıdır. kendini mutlu etmek her kadının hakkıdır ve o şansın kullanılabildiği pek az fırsat vardır türk kadını için. biriside evliliktir.
nişanın bile atılmasına sebebiyet verecek kızdır. şu aralar şahit oldum böyle bir olaya.
efenim sevgili gelinimiz* bizim oğlandan şu kadar bilezik şu kadar cart curt istedi. efenim yanlış hatırlamıyorsam künyeyi almamaış bizim oğlan, girmişler birbirlerine. bizim oğlan kalktı gitti bin kilometrelik yolu. olmadı, olamadı bozuldu işte nişan. tayin durumu da kalktı ortadan, anlayacağınız kıçının üstüne düştü bizim oğlan. tabi şunu da söylemek gerekir bu kızları lükse yönelten kendileri değil çevresindekilerdir. efenim kızı almadan önce o yörenin gelenek göreneklerine bakmak gerek, eee memleketini bildikten sonra da gelip senden lüksünü isterse kızmayacaksın, yapacaksın.
türünün örnekleri çok fazla olan kızdır. evlenmeden önce pek kıyafeti (olanı da markasız), ayakkabısı yoktur, telefonunun kamerası bile yoktur, evlenir mevkisi ve cüzdanı yüksek bir kişiyle. kıyafetler adil ışık, ayakkabılar hotiç, bir de kameralı telefonu olur. velhasıl kelam bunlar gösteriş meraklısı insanlardır, kişiliği bile oturmamıştır bunların, uzak durmak gerekir. en iyisi özü sözü bir, yapmacık olmayan kızlardır, bunlar asır geçse de değişmezler efenim.
o döneme girilmeden önce "balon alsanaaaaaa" diye cümleler kurarken , o döneme girildikten sonra "bana iPhone alsanaaaaa lütfeeenn " diyip insanı dumur edebilirler.