başlık meramımı açıklamaya yeterli mi bilemem -ki, meramımı anlatmaya dünyanın tüm klavyeleri yetmez.
şimdi, kızı örnek yoluyla yakından tanımaya çalışalım:
ilk tanışıldığı zamanlar:
erkek: nereye gidelim istersin? tunalı'ya gidelim mi?
kız: yok yaa, çok pahalıdır orası. kızılay'da takılalım işte.
aha böyle alnından öpülesi bi kız. anneme kulak verelim:
"hesabını bilen, tasarruf yapabilen kız buldun mu kaçırma, evlen"
ama zamanla ilişkide son düzlüğe girilip yüzüklerin takılma aşamasına gelindiğinde:
erkek: şu yüzükler iyi dimi?
kız: ay haaayııır. incecik görmüyo musun? daha büyük bişey alalıııım...
aslında ilk sinyal geldikten sonra çocuk türlü bahaneler uydurup kızdan ayrılmalıydı kanımca. ama olmadı, ayrılmadı. ve birlikte eşya bakmaya geldi sıra:
erkek: spotçularda yarı fiyatına bulunur eşyalar aslında. tertemiz eşyala..
kız: spotçu muuu? ne spotçusu canım? mudo'ya, zara home'a filan bakalım!
artık dönüş de çok zor. ev nezih, güvenli bi semtte tutulacaktır, perdeler taç'dan, brilliant'tan olacaktır, yerler parke olmazsa çok üzülünecektir, bu devirde normal televizyon mu kaldı canım, plazma alalım denilecektir, 128 parça yemek takımının evliliğin olmazsa olmazlarından olduğu ileri sürülecektir.. vs. vs vs.
be hey bu zihniyetteki kız kısmısı, sözüm sizedir! ulan kabus gibi çökmeyin çocuğun tepesine! sokmayın milyarlarca taksite, hayatını karartmayın. az bi serin gelin. her şeyi bi anda istemeyin. ananızın 35 senede sahip olduğu şeyleri bir ayda istemeyin. reklamlara kanmayın anam. çamaşır makinası, buzdolabı en üst seviye olacak diye kaide yok ki. belediye evlenirken böyle bi şart koşmuyor. be cool!
birde şu yönden yaklaşalım, öğrenciyken bir kot iki kazakla görmeye alıştığınız kızlar, okul bitip sıra hayırlı kısmet bulmaya gelince birden moda ikonu olurlar, networkten aşşağısı kurtarmaz olur, hotiç ayakkabı koleksiyonu yaparlar, düzenli kuaföre giderler, tüm maaşı vitrine harcarlar, mantık basittir, kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez. onu o dönemde tanıyacak olan kişi kızın hayat standartının farkında olur, ona göre yaklaşır veya uzaklaşır, kızın hayatının ilerleyen döneminde aynı standartta yaşama beklentisi olduğunu düşünür, öyle davranır.
evlilik denen şeyi pek iyi kavrayamamış kızdır.
altına girilen onca masrafı tek başına erkek yüklenmeyecektir. yoksa niye evlilik olsun? bir aile olsun? kız çalışmıyor bile olsa, eninde sonunda faturası kıza da çıkacaktır. aynı evde yaşanılıyor, ortak cepten yeniyor ve bir aile olunmuşsa artık, o borçlar kocasının olduğu kadar onundur da çünkü.
bu yüzden bu kız aptaldır, çok aptaldır hem de. üstelik fena gaza gelen bir tiptir. çevresindeki car car öten insanların dolduruşuna uğramıştır; şurdan şunu aldır, halın mutlaka şöyle olsun, mutfağında şunlar bulunsun hem de şu marka, duvarları şöyle boyayın, evi şurdan tutun, şu kadar oda olsun, şu özellikleri olsun bık bık bık. öten insanları fazlaca ciddiye almıştır. tek derdi laf açılınca "x'den şu mobilyayı aldık x'deki evimize" demektir.
eskiden eski püskü eşyalar ve bir sandık dolusu çeyizle iki göz odada ev kuranlar can değil miydi, mutlu değiller miydi yahu? diye haykırası geliyor insanın.
isteklerini karşılayanın ideal erkek olduğu masalına kanıp damat adayını idealleştirmeye çalışan kızdır. çünkü ülkemizde pek az erkek bu kadar idealdir. bi de her yapılan istek sizin kıvama gelip gelmediğinize dair bir sınavdır ve herhangi bir falsonuz 30 yıl sonra karşınıza çıkarılacaktır.
işe başlamasıyla beraber maddi özgürlüğe ulaşan kadınların kendi alın terleriyle evlilik için üstüne düşen beyaz eşya veya oda takımında kaliteli olanı seçmesi durumudur. bu konuda kadını kimse suçlayamaz.. hayatının 17 yılını okuyarak geçiren kadının evliliğinde hayallerindeki eve ulaşma isteğinin tezahürüdür. karşı taraf üstüne düşen eşyaları arzu ederse ikinci el pazarından almayı deneyebilir.. karşılaştığı manzara pek hoş olmaz, bu yüzden eş seçiminde erkeklerin 2000ytl üstünde maaş alan hatunları maddi anlamda taşıyamayacaklarsa yönelmemesinde hatta daha kırsaldan isteklerini belirtmeyen adaylara başvurmasında fayda var. esra erol'l izdivaç programındaki dul teyzelerim bile evi olucak arabası olucak 10 bilezik isterim derken tazecik eşşekler gibi çalışan kızların haklarının verilmesinden yanayım.
evlatlarım toplanın yamacıma size yine bir kız dünyası sırrı açıklayayım;
kız çocuğu yetiştirilirken, türkiyede genelde oku- koca bul- para kazan ama kazandığın parayı kendine harca- mottosuyla güdülür. bu arada -koca bul- döneminde bulunan kocanın zengin olmasına, bu mümkün değilse taksitlerle başa çıkabilecek bir sabit maaşı olmasına ya da ailesinin bu taksitleri gerektiğinde ödeyebilecek bir insan olmasına özen gösterilir.
aşamalarla koca bulmak;
- genç kızımızın üniversitede birlikte olduğu bir çocuk vardır. askere gidip gelinecek sonra ciddi düşünülecektir. eğer çocuk aileden zengin, iyi huylu bir çocuk ise; kızın annesi bu ilişkinin bozulmaması için kızını neredeyse eve kapatır, çocuğun ailesiyle görüşmesini destekler ve ilişkiyi nihai sona ulaştırırken; kızım ucuz şeyler isteme ki ucuz görünmeyesin mantığını içine işler.
- genç kızımızın okuldaki adayı evlilik için uygun değilse ya anne tarafından ya da kızın ta kendisi tarafından usta manevralarla önce elde tutulur,sonra yerine yenisi bulunursa ''kısmet değilmiş'' şeklinde yollanır; yenisi de bulunamazsa elde tutulan çocuğun imkanları söz konusu başlıktaki gibi zorlanır. yine aynı mantıkla ucuzluk politikası güdülür.
- genç kızımız okulda bulamamıştır, okuldan sonra bulmuştur. eh okuldan sonra bulunan adamın öyle ya da böyle bir işi vardır. parasını kazanmaya başlamıştır ve standartları bellidir. kız ve anası bu çocuğu istediği standartlara zor getireceğinden en yoğun düğün öncesi gerginlikler bu noktada yaşanır.
söz konusu açıklamalar bir gerçeği dile getirmekte, suçlamada bulunmamaktadır. ama genel geçer türk kızı budur.
ayrıca; kafası yerinde olan beyni çalışan hiçbir kız erkeğini zora sokacak isteklerde bulunmaz, elindekini avucundakini onunla paylaşır ve evi birlikte kurar.
akılsız kızdır. be hey şapşal aldırdın diyelim herşeyin en iyisini, en lüksünü. müstakbel eşinin maddi imkanları bunları karşılayabilecekse ne ala! amma karşılayamayacaksa ne olacak? beraber ödemeyecek misiniz o taksitleri, borçları? sen en üst modelini aldım diye düşünürken üzerine bilmem kaç tane özellikli çamaşır makinesi, baklava açan bulaşık makinesi, sabah evi toparlayan plazma televizyon çıkmayacak mı? modellerin hızla değişen özelliklerine çünkü hız yetmiyor şu devirde. o yüzden kişi hem kendi için hem de karşı tarafı zora sokmamak için en makulunu düşünmeli.
o döneme girilmeden önce "balon alsanaaaaaa" diye cümleler kurarken , o döneme girildikten sonra "bana iPhone alsanaaaaa lütfeeenn " diyip insanı dumur edebilirler.
türünün örnekleri çok fazla olan kızdır. evlenmeden önce pek kıyafeti (olanı da markasız), ayakkabısı yoktur, telefonunun kamerası bile yoktur, evlenir mevkisi ve cüzdanı yüksek bir kişiyle. kıyafetler adil ışık, ayakkabılar hotiç, bir de kameralı telefonu olur. velhasıl kelam bunlar gösteriş meraklısı insanlardır, kişiliği bile oturmamıştır bunların, uzak durmak gerekir. en iyisi özü sözü bir, yapmacık olmayan kızlardır, bunlar asır geçse de değişmezler efenim.
nişanın bile atılmasına sebebiyet verecek kızdır. şu aralar şahit oldum böyle bir olaya.
efenim sevgili gelinimiz* bizim oğlandan şu kadar bilezik şu kadar cart curt istedi. efenim yanlış hatırlamıyorsam künyeyi almamaış bizim oğlan, girmişler birbirlerine. bizim oğlan kalktı gitti bin kilometrelik yolu. olmadı, olamadı bozuldu işte nişan. tayin durumu da kalktı ortadan, anlayacağınız kıçının üstüne düştü bizim oğlan. tabi şunu da söylemek gerekir bu kızları lükse yönelten kendileri değil çevresindekilerdir. efenim kızı almadan önce o yörenin gelenek göreneklerine bakmak gerek, eee memleketini bildikten sonra da gelip senden lüksünü isterse kızmayacaksın, yapacaksın.
bu şansı bidaha bulamayabilirim kuşkusuyla kendini bilmez şekilde yapar bu lüks harcamaları. kesinlikle yadırganmamalıdır. kendini mutlu etmek her kadının hakkıdır ve o şansın kullanılabildiği pek az fırsat vardır türk kadını için. biriside evliliktir.
-4 burma bilezik
-bir altın kemer(kız masus düğüne kadar şişmanlatılır)
-takı seti
-koca bir pırlanta yüzük
-2 çeşit ayrıca yüzük
-küpe seti
-altın saat
-gerdanlık
(bkz: evlilik arifesinde iflas eden damat)
sanıldığı gibi gereksiz yere para harcayan kız değildir aslında. yemeğe çıkalım dediğinizde ucuz bir yere gitmek ister çünkü gelip geçici bir şeydir bu. en lüks yerde yemek yediğinizde de yarım saatte biter en ucuz yerde de. sonuç olarak yediğiniz yemekten ileride elinizde bir şey kalır mı? yemek kısa vadeli bir giderdir. ama beyaz eşyalar, mobilyalar ömür boyu kullanılacak şeylerdir. bunun modası geçti atayım yenisini alayım diyemezsiniz, bu yüzden kız kısmısı içinde kalsın istemez, sonra pişman olmak istemez. içinin rahat edeceği şeyin alınmasını ister. nişan yüzüğü de böyledir. bu tarz masraflar kılık kıyafet ya da yemek gibi gelip geçici masraflarla kıyaslanmamalı, hayat arkadaşı para için kırılmamalıdır.
burada asıl eleştirilmesi gereken öncelikle ailelerdir.kızına habire aman zengin bul, fakir olmasın,vs. telkinlerle beynine işlemektedir.ancak eğer oğulları varsa da aman masrafsız bul, para harcama diye tam tersi durum söz konusu olmaktadır.yani bütün konularda olduğu gibi evlilikte de aileler bu kadar işin içinde olmasa, bu kadar karışmasa aslında kızın kendisi de razı gelecektir birtakım koşullara.