mümkünse test sürüşü yapılmalı.
yani birlikte yaşayıp yaşayamayacağınızı anlamak gerek.
insanlar evlerinde dışardaki gibi olmuyorlar.
misal dışarda normal dolaşan bir bayan, salonu dağınık görünce çıldırabilir.
aynı şeklde evde atletle göbeğini kaşıyarak elinde bira ve cips ile maç seyreden bir koca düşünün. *
bunları yaşayıp gördükten sonra evlenme kararını vermek daha kolay olacaktır.
bu işin denemesi, yanılması, sağlaması falan olmaz arkadaşlar.
test sürüşü yaparkeni kaza yapma ihtimaliniz ve kaza sonucu başınıza gelebilecekler, normal sürüş anında olabileceklerle kafa kafayadır.
ha derdiniz kişi olamamanızdan kaynaklanan zaruriyet halleri kökenli toplumsal ve resmi bağlardan duyduğunuz kaygı ise, zaten hiç evlenmeyin derim.
kendi mesuliyetini, kendi iradesi ile mutluluk içinde taşıyamayan insan, ne eşinin ne de evlilikten doğan kurumun mesuliyetini taşıyabilir.
bu şartlar altında da ne evliliğin anlamı kalır ne de o ilişkinin.
mesele evlilikte değil, mesele, insanların ilişkilerinin mesuliyetlerini taşıyamamasıdır.
mesele, konuşamayan adamdan, arya okumasını beklemek; okuma yazma bilmeyen adamdan, kitap yazmasını beklemek gibi bir mantık hatamız olmasından kaynaklanmaktadır.
birey olamadan, birey yetiştirmeye çalışan bireylerin içine atıldığı derin kuyudan, sukunet beklemek.
ailesel uyum, astrolojik uyum, boy uyumu, ekomomik uyum, ilgi alanları uyumu, libido uyumu, duygusal frekans uyumu, para harcamaya eğilimdeki uyum, hayattan beklentilerdeki uyum, etnik kökendeki uyum, farklı noktalar varsa hoşgörü oranlarının yeterliliği değerlendirilmeli, sonra acele edilmemelidir ki vazgeçilebilinsin.