sadece kendi açısından bakan bir insanın söyleyeceği cümledir. evlilik zor bir iştir. aslında ben çevremde gördüklerimden sonra evlilikten tiksindim. ama yine de iyi örneklerle de karşılaştığım için evliliğe hala sıcak bakıyorum.
öncelikle iki insanın evlenebilmeleri için yeterli olgunluğa ulaşmaları gereklidir. eğer bu olgunluğa ulaşamamışlarsa evlilikleri aşklarının amına kor. hem de öyle bir kor ki iki taraf da büyük acılar çeker.
ama yeterli olgunluğa ulaşmış çiftlerde böyle bir sorunun yaşanma ihtimali oldukça azdır.
bir de çevremde gördüğüm evlendikten kısa bir süre sonra aşkları tükenmiş insanlara verilen "çocuk yapın. o zaman evliliğiniz düzelir." tarzında öneriler yanlıştır. doğacak çocuğun üzerine bir yüktür. çiftin arası düzelmezse bu sefer de olan o zavallı çocuğa olacaktır.
doğrudur. Evlenceği mahluk için zamanında intaharlara kalkışmış yok efendim ailesiyle papaz olmuş tiplerin bile şenlik havasında geçirdikleri ilk gecenin ardında herifin kirli çoraplarını ve boxerlarını çamaşır makinesine atma, gaz çıkarma v.b durumların yaşanmasından snra len şimdi benim annemden ne farkım kaldı psikolojisinin idrakında, amına koma gerçeğiyle karşılaşılır.
Evliliğin ne kadar çetrefilli bir iş olduğunu anlatan en gerçekçi he de. Evlenmeden önce hersey günlük gulistanlıktır. Sadece sen ve o varsındır. Bir evlenirsin, bir bakmışın ne tipleri hayatına sokmuşsun. Ve bu tipleri kabullenmek gibi bir mecburiyete mecbur kılınırsın. Bu mecburiyet zaman geçtikçe kişinin amına kor. Ne oluyor lan dedikçe lan olursun aşkının gözünde. Ve bir süre sonra o senin içinde lan olmuştur. Böle böle aşkın amına korsun.
evliliğe nasıl bakıldığına bağlı olarak değişir. nikaha kadar canım, cicim. nikahtan sonra nerde yemek ,ütülü gömlek olursa aşk değil taraflar bile ölür. (bkz: evlerden ırak)
ahmet haşim'in "bize göre" kitabında bulunan "hemen her sabah" adlı nesrinde ilginç bir tespitte bulunmuştur. buyrunuz:
"hemen her sabah gazeteyi açınca okuduğumuz klişe haberlerden biri: 'filan mahallede, filanın kızı, şu yaşta filan hanım, sevdiği gençle, şu veya bu sebepten evlenemediği için, eline geçirdiği bir şişe tentürdiyodu içmiş veya kendini etraftaki bahçelerden birinin kuyusuna atmış. zamanında yetişilemediğinden vb...'
aşkın yaraladığı bin türlü talihsizler içinde en çok bu hiçe giden kurbanlara acımalı. çünkü bu zavallılar bilmiyorlar ki, birbiriyle evlenmemesi gerekenler varsa onlar da yalnızca sevişenlerdir. üstadım gourmont'un (bkz: remy de gourmont) dediği gibi 'aşk ile evliliği karıştırmamalı. aşk yabanıl bir hayvandır. yasaların dışında, başkaldırı ve çatışma dağlarında yaşar. ancak gece karanlıklar basınca gizli yollardan şehre girer ve bahçelerin tarhını, ağaçlı caddelerin banklarını alt üst eder. tapınaklarda her gün lanetlenen aşktır. hükümetler, polis ve jandarmayı ona karşı silahlandırır. oysa evlilik, bir şehir kurumu, bir güvenlik düzeneğidir.' sirklerde gösteri yapan, dişi dökülmüş, tırnakları eyelenmiş, zararsız aslan; orman canavarına göre ne ise, aşka kıyasla da evlilik odur.
aşk geçici, evlilik ise süreklidir. evliliği aşkın devamı zannetmiş nice saf çiftler, üç ay geçmeden dudaklarda ateşin söndüğünü görmüşler ve bir akşam kendilerini karşı karşıya esner bulmaktan şaşırmışlardır. aşk değişmeyince ölür.
en eski edebiyattan en yenisine kadar, her dilde, şiirin konusu evli çiftler değil, sevgililerdir. hayaller ve semboller, hep sevgilinin süzgün gözleri ve karanlık kirpikleri etrafında pervaneler gibi uçuşur. kahramanları evli kadın ve konusu evlilik olan hikâyeden daha tatsız ne olabilir?"
ölen bir aşka teşhis koyma çabasıdır. aşk ölümlü bir duygudur... belli bir ömrü vardır ve ömrünü tükettikten sonra ölmeye başlar.
durum, şaşmadan bu yönde devam etmektedir. bu konudaki sağlam yanılgı, genelde aşkların evliliğe geçiş sürecidir. aşkın ömrü, insandan insana; ilişkiden, ilişkiye değişkenlik göstermekle beraber normal şartlarda 5 sene kadardır. ve çiftler bu sürenin 2-3-4 senesini flörtle geçirdikten sonra evlenirler ve dolayısı ile ölen aşk için o aşamada "değişiklik" sayılabilecek "evlilik" suçlu olarak tayin edilir. takip eden birkaç yıl içerisinde de aşktan eser dahi kalmaz...
evlilik aşkı öldürmez, alışkanlıklar aşkı öldürür. monoton ilişkiler ve renksiz hayatlar aşkın en büyük düşmanı olduğu gibi flört safhasında dahi aşkı bitirebilmektedir.