aslında kurum değil, bir durumdur evlilik.
aşkı öldüren gerçekten evlilik mi?
aslında bu konuda iki kavramı bir kenara koyarak çözüm bulabiliriz. aşk ve evlilik.
bunları çıkarıp bakmak lazım.
iki insan 50 yıl birbirine katlanabilir mi?
eğer katlanabiliyorsa; orada aşk değil, saygı var demektir.
saygı aşktan önce gelir.
iki kişinin birlikteliği elleri yıkamak gibidir. aşkı da sabuna benzetiyorum ben. yıkar durularsın. eğer ellerini duruladıktan sonra gerçekten temiz ise o yürür işte.
bir çok insan; genelde dış görünüşe bakar. bizi etkileyen cazibe olur ilk etapta.
ama zaman; aslında bunun bir dejavu olduğunu gözümüze sokmakta gecikmez.
önemli olan bu değildir. karşındaki kişinin, sana ne kadar denk olduğudur önemli olan
zaten evlilik biraz da kumardır. bazen hep yek atarsın, bazen de düşeş.
aşk nedir ki?
onunla yaşaman gerektiğine inanmaktır.
Damat: Ah! Nihayet rüya gerçek oluyor!!
Gelin: Senden ayrılmamı ister misin?
Damat: Hayır! Bu lafı bir daha asla söyleme!
Gelin: Sen.. Bana aşıkmısın?
Damat: Taaaabiki.
Gelin: Beni terketmeyi düşünür müsün?
Damat: Tabiki hayır.
Gelin: Peki bana bir öpücük verir misin?
Damat: Evet hem yüzüne hem gözüne.
Gelin: Peki bana bir gün vuracakmısın?
Damat: Asla! Ben o tür erkeklerden değilim.
Gelin: Sana güvenebilir miyim?
Damat: Evet.
Gelin: AŞKIM.
Ve aradan bir sene geçtikten sonra yine aralarında aynı söyleşi döner ancak ters bir şekilde
( Metni aşağıdan yukarıya okuyun )
çoğunluğun katılımına istinaden yapılmış bir genelleme. doğruluğu ya da yanlışlığı tabiki tartışılır. aslında bunun için öncelikle "evlilik nedir?" sorusuna açıklık getirilmeli. nedir evlilik? insanların "ericson'un dostluk kazanmaya karşı yalnız kalma döneminde" akıllarını kurcalayan ve buna yönelik birtakım beklentiler içine sokan bu kavram nedir? yalnızlık mı? olabilir; yaşanan duygusal bir boşluk mu? o da olabilir; hayatına yön vererek bir düzen içine girmek mi? evet bu da olabilir. buna benzer birçok neden sayılabilir. ancak evlilikte tek bir ortak noktası vardır insanların; o da benzer durumların birlikte yaşanmasıdır. bu aşk olur, sevgi olur, iş olur, para olur vs. ama sonuçta mutlaka ortak bir şeylerin paylaşımı söz konusudur. hiçbir insan yalnız kalmayı istemez. yalnız kalan insan ise neyi savunursa savunsun mutlu olamaz." ben tek başıma mutluyum, mutluluk insanın kendi içindedir." derler birçoğu. evet mutluluk insanın içindedir ama onu ortaya çıkarmamıza yardımcı olan yine çevremizdeki insanlardır. sevdiğimiz insanlardır bizi mutlu eden. işte evlilikte de bu vardır. mutlu mesut kurulacak bir yuvanın huzurunu yaşabilmektir evlilik.
gelelim aşk ile olan ilişkisine. günümüz ilişkilerine şöyle bir baktığımızda birçoğunun yüzeysel olduğunu görebiliyoruz. gelip geçici hevesler, güven eksikliği, aldatmalar, aldatılmalar, eski sevgili -yeni sevgili mevzuları, kıskandırmalar...vs. herbiri tartışılması gereken ayrı bir konu. "aşk" herkes tarafından farklı yorumlanabilen bir kelimedir bana göre. herkesin kendi ihtiyaç ve beklentilerine göre değişir tanımı. tıpkı evlilikteki beklentilerde olduğu gibi. işte bu yüzden bir insan aşkı gelip geçici bir heves olarak görüyorsa; evliliği de aynen bu şekilde yorumlar ve bu yüzden toplum içinde en değerli bir kavram olan evlilik de o insan için gelip geçici bir heves olur. yine aşkı karşılıksız yoğun bir sevgi buketi olarak gören insanlar aşık oldukları insanlarla yaptıkları evlilikte de aynı beklenti içerisine girerler öyle değil mi?
öyleyse sonuç olarak şöyle bir yargıya varabiliriz; evlilik aşkı öldürmez. tam tersi kişinin beklentilerine göre; yaşadığı aşkın tarifine göre bir evlilik yaşar.ilk günlerde yaşanan heyecanlar, kalp çarpıntıları...vs. gibi şeyleri yaşatmak yine insanın kendi elindedir.
bir öğretmenimin (sanırım konumunu unuttuğu bir andı) ettiği laftır. aynen şu şekildedir:
'evlilik aşkı öldürür. evlenince aşk maşk kalmaz. çünkü neden..? adamlar aradıklarını bulurlar, istediklerine ulaşmışlardır. onlar aslında başka bir şeye aşıktırlar.' sınıf ortamında söylenmeyecek türden ve o an için çok gereksiz cümleler olduğunu düşünsem de, şöyle bir bakıldığında yalan da sayılmaz hani. héé bunun dışında sorumluluk nedir bilmeyen, hala kendini tek tabanca sanan kişiler ile evlenildiğinde de aşk dahil bir çok şey ölüyordur.
sevmeyi ve dengeyi koruyabildikten sonra, bence dünyada yapılabilecek en güzel şey olamlı evlilik. yol arkadaşı, her koşulda sırt sırta verebileceğin, çocuk kadar masum birşeyi paylaşabileceğin bir dünya neden kötü olsun...
bu söylemler, evlilikte bir tarafın mutlaka ezildiği, insanlık dışı hertürlü uygulamaya maruz bırakıldığı kimseler tarafından söylenmiştir.
hala gerçekten sevgi ile insanların bir arada durabildiğine, inananlardanım ben. en azından umud ediyorum.