aşık olmaktır. adam evlidir, çocuğu vardır, belki kadın da öyle. ama aşık olmaktır. gönül ferman dinlemez, medeni hale, nüfusundaki kişi sayısına bakmaz aşık olurken. etik midir, hayır. ama aşkın etiği var mı? bence yok.
ya evli olduğunu bilmeden aşık olmuşsa diye soru işaretlerinin oluşmasına sebep olan durumdur. zor mudur? bilemem ama her aşk zordur bunu bilirim.
(bkz: hadi buyur burdan yak)
kötüdür, zordur, hatta bizzat içinde bulunduğum bir durumdur.
fakat bir ayrıntı da vardır ki benim için, daha bir çok akıllara zarardır. evli ve çocuklu o adama evlenmeden önce aşık olmak. yaşadığım budur benim, aşık olduğum delilergibi sevdiğim adam, gün gelir evlenir.. düğününe gidersin, oynarsın sanki herşey güzelmiş gibi. eve dönersin 2 ay boyunca bırak evden çıkmayı, yataktan bile çıkmazsın. çocuğu olur sonra.. yüreği kaldıran varsa gider çocuğu da sever, ama benim yüreğim kaldırmadı, gidemedim.
Herşeye rağmen insanın içinde saklaması gereken bir şey.
aşık olmak öyle mantık işi olmadığından olabilecek bir durumdur. zira herşey insanlar içindir. ama yine de "allah korusun"dur, "allah yazdıysa bozsun"dur.
bu eylemi gerçekleştiren talihsiz kişiyi zor günler beklediğinin resmidir.
toplumumuzca ahlaksızlık olarak görülmektedir.ama masum yanlarını da düşünmeli. dr pfaff'ın yapmış olduğu deneyler sonucunda erkeğin üzerine sinen eş kokusunun da ayrı bir çekiciliği olduğu ortaya çıkmıştır.
ayrıca gözler görmedende kalp aşık olacağını hisseden tek güçtür sonuçta. aşkın ne zaman kalplere gireceğini hiç birimiz önceden kestiremeyiz, aniden gelir ve tam ortasına konuverir kalbinizin. aşık olduğunuz kişinin konumunu ve yaşamını düşünme gücümüzde olmaz. zaten asıl çaresizlik burada başlar. aşık olduğumuz kişiye olan aşkımızı belki örfümüzden belki yaşamımızdan dolayı bastırırız ve suskunluğu seçeriz. acı iki taraf içinde katlanılmazdır...
( gerçketen büyük saygısızlık olduğunu ve yuva yıkanın yuvası olmayacağını biliriz hepimiz elbette ancak kalpten söküp atılması mümkün değildir bu yıldırım aşkını .bu nedenle böyle bir konuyu ne eleştirmeye gücüm yeter nede övmeye yaşantım müsade eder.)