Evlenmeden önce ve evlendikten sonra farklı oluyor bazı insanlar. Ya da evlilik içinde evrimleşme oluyor. Çözebilmiş değilim.
Eşlerden biri, sırtını diğerine dayıyor, diğerinin üzerinde yıkılıyor. O zaman sıkıntı başlıyor.
Bu herhangi bir konu olabilir: para, evde yapılması gereken ortaklaşa işler, sosyal hayat, aileler...
Adaletsiz ve vicdansızlık noktasında da haliyle mutsuzluk başlıyor.
Aileler, maddi sorunlar, biz olamama sorunu, ha babam de babam sidik yarıştıran, ego savaşı veren çiftler, birbirinin kırmızı çizgilerine hunharca tecavüz etmeyi normal sayan evlilik anlayışı derken, ortamın akıl hastanesi kıvamı almasından dolayı yaşanan mutsuzluktur.
Tahammül, emek, çaba denen birçok unsur, deniz seviyesinin çoook altına inmiş durumda.
Acı ama gerçek!
Dışarıdan bakacak olursam genellikle evlilikler de sabrın olmadığını görüyorum.
iki insan birbirini severek evleniyor. Onca masrafın altına giriyor. Taksitle alınan eşyalar, bankaya ödenen krediler derken zaman geçtikçe insanlar bunalıyor.
Eskiden olduğu gibi kimse artık kara kaşı kara gözü için evlenmiyor.
Bir de bir taraf hasta oldu mu bakalım bu da bir imtihan ilişkileri için. iyi olan taraf bakacak mi karısına veya kocasına.
Şöyle de bir yönden bakalım. Kadın çalışmıyorsa eğer muhtemel evin tüm işi onun sırtındadır. Ütüsünü yapar, çamaşır yıkar, evi temizler, yemek yapar vs. kardeşim bu kadın evde tek yaşamıyor ki koca dışarı da çalışsa bile kendi tabağını sofraya koyabilir, kirlisini kirliye atabilir. Böylece kadında der ki eşim beni de düşünüyor, değer veriyor ki yardım ediyor. empati aynı evin içinde yaşayan insanlar için çok önemlidir.
Belki de toplumca empati yeteneğimizi kaybedip ama o da böyle yapıyor, şunu söylüyor, annesi bana bunu dedi şeklindeki önyargılarla kafamızı dolduruyoruz ve çıkış yolu bulamadığımızdan da insanlar mutsuz oluyorlar.
Çok büyük bir günahı, sorunu olmadığı sürece insanlar birbirlerine şans verebilmelidir. Ancak bu karşılıklı olursa işe yarayabilir.
Medeni hal mutluluk getirmediği gibi mutluluğun uçucu kimyasını da pohpohlar. Mutsuzluk çağ insanına münhasır; evlisi de bekarı da boşanmışı da mutsuz.
Ekonomik şartlar başta olmak üzere, eğitimsizlikten doğan açıklar, çağın getirisi olan rahatlığın yanında peyda olan götürüsü, anlayışsızlık ve acelecilik. Evli çiftlerin gözlemlediğim kadarıyla en büyük problemlerinden biri aileler bir diğeri ise özgürlük açlığıdır.
Birbirine cennet olması gerekirken birbirine zindan olanlar mutlu olamazlar.
Tarafların "Özgürlük" anlayışı bile bazen çatışmanın odağı olur. kimine göre özgürlük yollara uzanmak, kimine göre yollara uzanıp yollar üstünde bulunan saklı patikalara girmektir. Bu başlı başına kavga ve mutsuzluk nedeni.
"- herif len, gizli saklı işler çevirme küfrederim!
+ ben özgür bir adamım lan!
- senin özgürlük anlayışına sıçarım!
+ sıç sıva. Sevimsiz orospu!
- yedi sülaleni mikeyim!"
Geçen gün bu diyaloga şahit oldum, beterin beteri var deyu, mutlu mesut bahtiyar oldum. Yirmili yaşlarda insanlardı ben utandım amk.