düğün denen keko hadise. allahın belası bir org davul ve zurna ortalıkta koşuşturan gelinlikli damatlıklı küçük bebeler memnuniyetsiz uzaktan akrabalar ve komşular içip içip sıçan enişte gerizekalı uzay topuzlu evlenmeliği gelmiş kart kızlar saçını diken apaçi yeğenler... daha yazacaktım midem almadı...
kafana göre dışarı çıkıp eğlenememek, her şeyin hayatının ona bağlı olması, ortak karar almak, özgürlüğün sıfır olması artı bir de çocuk olursa onun masrafı ve sorumlulukları, eşinin ailesi ooo..
Kendi anneniz ve babanız aşk evliliği yapmıştır .
Ek olarak teyzem ve kuzenim de.
Evimize misafir olarak gelenleride epey gözlemleme, tasniflendirme fırsatına yakalayan ben için evlilik uzun vadede uzak geliyor.
Evlenme olayının ta kendisidir. Evlilik anlayışıdır. Evlenince eve bağlı olmak zorunda hissetmektir. Evlenince eğlenmek yasakmış gibi göstermektir. Evliliği bu kadar sıkıcı göstermektir.
aşkın büyük bir yalan olduğunun farkedilmesi ve saçma gelenekler ile hiçbir yakın ya da uzak akrabayı memnun edememe. her kafadan bir ses çıkar, birisi dinleşilse diğeri olur mu öyle şey canım der ve her zaman biri ya da birileri hoşnutsuz olur. kısacası düğün sahibine mutluluk yerine bir eziyete dönüşür.
ülkemde fakirliğin, açlığın ve yokluğun giderek artmasına rağmen insanların uçkurlarına sahip olmadan, geleceklerini hesaplamadan "yuva kurana allah yardım eder" mantığıyla hareket etmeleri. Tamam allah tabiki yardım eder, amenna, ancak doğru düzgün bir işin bile yoksa ve her şeyi devletten bekliyorsan yardım, kusura bakma da bok yardım eder. Sonra "neden boşanmalar arttı" deyip dururlar.