üremek dışında hicbir mantığı yok. her iki taraf icinde gereksiz bi eziyet. ha evlenmeden ureme olmuyor mu. cocukların geleneksel bi ortamda buyumesi gerektigini dusunuyorum, muhafazakarim o konuda.
Cocuk icin evlenmek?
Icinde ebeveynlik hissi olmayan kimseye bir imzayla bunu hissettiremezsiniz ki. Anne/baba olmak oyle bir sey degil gibi.. Icinden gelmeyen kimseye zorla annelik/babalik yaptiramazsin. Ama icinde evlat sevgisi olan insanla ayni soyadini tasimasan da fark etmez, yapmak isteyen ebeveynligi her kosulda yapar.
Partnerini bir dusun, bu adam/kadin ben olmasam da cocuguma bakabilir mi, kosulsuz sevebilir mi, yetistirip buyutebilir mi? sorularina yanit ara evvela. Bundan 16 ay once de fikrim sabitti,sorumun cevabindan emindim,hala da oyleyim.*
yoktur. ciddi anlamda evliliğin insanı körelttiğini düşünüyorum kendini gerçekleştirme yolunda işin ya zorlaşır ya da kendini gerçekleştiremezsin. Destekleyici partner falan yalan ,ataerkil zihniyet işlenmiş az da olsa beklenti ve sınırlama olacak. Sevmeyin demiyorum kimseye bir şey kanıtlamak zorunda değilsiniz.
Şaka lan şaka dur basma eksiyi!
Gözlerinde kaybolmak, aynı sabaha gülümseyerek uyanmak, elele, diz dize, kol kola seyah..... Ayyyy yokk daha fazla yalan söyleyemeyeceğim!
Kavanoz kapağı lan, tek derdim o!
Hay bin kunduz!
Bencilce gelecek ama yaşlı yalnızlığının korkunç olması.
Kimsesi olmayan yaşlılar ile her bayram öncesi bir şekilde karşılaşıyoruz. Tek yaşamaya çalışıyorlar. idrar kokusundan yanına kolay kolay yaklaşamadığın yaşlılar oluyor. Kaç haftalık ya da aylık koku belli değil ve sürekli idrar kaçırmaya devam ediyor. Yemeğini yapan yok. Kuru Ekmek ile idare ediyor. Eli ayağı tutan sokak köpekleri ile yaşıyor. Odanın ortasında tuvalet var çünkü tuvaletin içine hayat kurmuş. Var böyle hayatlar ve bir şekilde böyle yaşamak sadece yoksulluk ile alakalı değil.
Çift olarak yaşayanlar hayattan daha zor kopuyor ve şu hale gelmiyor. Eski günlerin hatrına daha bir seviyorlar birbirlerini, daha çok ilgileniyorlar. Yine her akşam yemekler pişiyor, temizlik yapılıyor, bayramlarda çocuklar ve torunlar gelecek diye bekliyorlar. Belki buna tutunup bırakmıyorlar kendilerini. Bilmiyorum.
Ki belki biliyorum. 30 yaşındayım, yeğenim 5 yaşına girdi, bazı akşamlar bize gelmeyince koşa koşa merdivene gidip sesleniyorum. Gelsin bir göreyim diye. 2 dakika sohbet etsek ben kendimi daha iyi hissediyorum. Seviyorum çok tatlı. Bir çocuğun etrafta olması çok güzel. Başka bir dünyası var, evin ve senin enerjini değiştiriyor. Çok üzgün olduğum anlarda onu görüp keyifleniyorum.
Dedem çapkın bir adammış. içkiyi ve oyunları ayrıca severdi. Eve pek uğramıyordu. Yaşlandı. Babaannem ondan daha çok yaşlandı. Dedem her sabah markete gider, kimseyi yormamak için kendi yemeğini yapar, babaannemin ilaçlarını verir, hastaneye kaldırılırsa başında bekler, babaannemin ayaklarına bakar soğuk mu diye. Üşürse avuçlarının arasına alıp nefesi ile ısıtır.
Çünkü yaşlanınca olaylar buraya dönmeye başlıyor. Haliyle evlenmek için bir sebep yaşlanacak olmak. Yaşlanmak beni evliliğin kendisinden daha çok korkutuyor, yalan yok.
Hiç olmazsa 64 gibi, ölüme nerdeyse az kaldığı an emekli bir bey bulup evlenmeyi planlıyorum. Gerçi şans bu ya, beyim 2 seneye kalmadan yine ölür yine yalnız kalırım. Risk hep. Hayat aşırı zor bir şey.