derin bir yanılgı içerisinde olan kızdır. evlendikten sonra karısına iyi davranan beyaz atlı prens görülmemiştir. beyaz atlı prens eğlenmek ister evlenmek değil.
evde kalması kuvvetle muhtemel kızdır,zira günümüz de prensler kurbaga olmustur.
-sıdıkaaaaa kııııızzz napiyon o camın kenarın da gözün çıksın emi...
+beyaz atlı prensimi bekliyorum anne *.
-geç içeri allah cezanı vermesin otuz yaşına kadar kimseyi begenmezsen sonun böyle olur.
masallara hala inananan, manevi anlamda onun için doğru olan kişiyi, öbür yarısını bekleyen, önüne gelenle gönül eğlendirmeyen, umudunu kaybetmemiş kızdır.
son dönem kızlarda sık görülen bir ekolün etkisinde kalmış dişi bünyedir kendisi.
kendileri süperdir, artık "olmuşlardır". nÂzik, sevecen iyi huylu şeylerdir. dır dır etmezler, kafa s.kmezler falan. ama işte bu erkek milleti olarak tanımladıkları millet(!) kaba saba, geçimsiz ve abazan ruhlu bir şeydir.
bu cağnım kızımız da böyle düşünür. amma velÂkin işsiz güçsüz evde oturup götünü büyütürken izlediği filmlerden, dizilerden etkilenir bir yandan da. ardından farkeder ki bâzı erkekler ne süper ne güzel şeylerdir öyle.
ama işte bilmezler o adamın senaryo ürünü olduğunu. yönetmenin ona osur dese hemen osuracağını. öyle br anlam yükler ki bu gördüğü erkeğe...artık her erkekte aynı ruhu veya aynı tipi ister.
boş boş otururken büyüyen o göt, bir süre sonra kalkar da. artık beyaz atından inen insan güzeli bir erkek bekler durur. küçümser diğerlerini.
ruhlar eksik yanlarını başkalarının ruhlarıyla tamamlar. kendiliğinden eksiksiz bir ruh yoktur. beyaz atlı prens, o kızın 5 6 yaşlarındayken annesinin uyuması için anlattığı masallarda kalmıştır.
erkeklerden umudunu kesmiş, hayal aleminde yarattığı şahsa aşık olmuş kişidir. mevzu bahis şahsı kendi yarattığından ondan daha ideal, daha mükemmel kimse olmaz, olamaz. doğal olarak da kimseyi beğenmez,evlenemez. *