insanın hayatınde en azından bir kere de olsa ciddi bir şekilde yapması gereken teklif. bakın erkeklerin demiyorum insanın diyorum. yazar burada ne demek istediğini iyi biliyor.
erkekler açısından nasıldır bilmem ama kızlar bu sorunun soruluş biçimi hakkında türlü fantazilere sahiptir. mum ışığında yemek sırasında, uçak içinde anons edilerek, güzel bir şarkıyla serenat yapıldıktan sonra, kız kısmının yolunun üzerindeki billboardlara yazılarak... * ama en güzeli sürekli laf arasında bu isteğin belirtilmesidir ve sonucunda ummadık bir anda bu soruyu duymaktır.
yolda sevgiliyle yürürken havadan sudan bir muhabbet esnasında edilirse hem çok heyecanlı, hem çok romantik, hem de en önemlisi masrafsız ve tabiki çok güzel * olur. allah herkese böyle evlenme teklifi almak nasip etsin. *
+Kendi yalnızlığımı kucakladım, başka birini bir kalkan gibi görmeden yalnızlığa. Kimsenin beni seyretmesine gereksinim duymadan süzüldüm semalarda yalnız bir kartal gibi. Ta ki seni görene dek. Salt sevip kabullenerek benimle uzun soluklu bir yürüyüşe var mısın?
-evin araban varmı sadete geçç
+yok lan olsa bu kadar uzun sürer miydi teklifim.
erkek tek dizinin üstüne çöküp, kızın bir elini tutar. hayat sürecinde beraber işleyecekleri eylemleri, tek bir yüklemin önüne dizerek sıralar. bu sırada kız, doğası gereği boşta kalan elini çenesinin altına koyarak zor nefes alıyor imajı çizer, heycan yapar.
erkek ortama ısınmış, önceden çalışılmış cümleleri, kamyon çarpmış bir ses tonu ile okumaya devam eder. finalde, "var mısın yok musun" tadında, "benimle evlenir misin?" altın vuruş olur.
kız yaklaşık beş saniye kadar sözde düşünme evresi geçirir, ağzı kulaklarına varmış halde. muhtemeldir ki, havuz başı, bu senaryo için uygundur. "evet" der kızımız, ve erkeğimiz bir ömür boyu ağzına sıçacak eveti duyduğu için, kalkar kızın dudaklarına yapışır. pardon yüzük kaynadı. geri alıyorum sahneyi. benimle evlenir misin cümlesi erkeğin ağzından çıktığı anda, yüzük kutusunun açılış sesi duyulur "-çıkırt". usul usul kapak kalkar, içinden ışıl ışıl bir yüzük kızın suratına bakar. kız uçmuş, fenahı fillaha karışmış olur o vakit. duyacağını duymuş, göreceğini görmüştür. işitsel anlamda algıda seçicilik kaybolur gider. artık o esneda erkek deseki "bu gece ver, yarın yüzüne bakarsam namerdim" hiç bir değişikliğe sebep açmaz. yüzük takılır. öpüşülür. kişiler kutlanır, tebrik edilir.
akdenizde harika bir eylül gecesi,kumsalda ay ışığı ve deniz dalgaları haricinde kimsecikler yok. yarıya gelen bir şişe şarap ve ruhun taşırdığı heyecan var.umudun arkasına gizlenmemiş, cesur, el değmemiş duyguların eşliğinde..
beliren mucize gözlerime bakıyor. bir kaç yudum şaraba daha ihtiyacım var.
gülümsemeler her zamankinden daha sıcak, gözler gökyüzündeki yıldızlardan parlak.çıplak ayaklarla kumların üzerinde, kalplerin ilelebet birleşmesine atılan adımların ardından serfedilen aşk cümleleri. ay ışığının en parıltılı, denizin yüzünü en parlak gösterdiği anda çöken dizler. şarapta üzerine düşeni yapmışken hani.. en doğru zamanda verilmiş en harika 4 harfli cevap. teşekkür ederim deniz...
benzersiz olması için kontrol edemeyeceğiniz değişkenleri kullanırsanız son derece özgün bir teklif yapabilirsiniz. lüks bi yerde yemeğe çıkarıp ortamdaki animasyon gücü ile herkes evlenme teklifi yapabilir ama esas olan kapalı bi havada güneşin sadece çift olarak sadece sizi aydınlattığı bir anda evlenme teklifi yapmayı becerebilmektir.
Bu salak amerikan filmlerinden sonra türk hatunlarının beklentilerini aşırı derecede yükselten teklif. Yok dağlara lazerle yazılsın, yok planör geçsin tepemden..