30 a kadar direnilebilirse, sonrasında çok kasmadan başa çıkılabilecek; genellikle akraba ve evlenmiş arkadaşlardan gelen bir çeşit toplumun herkesi aynılaştırma çabası.
Bir diğer yandan bakılırsa evlilik kurumu otorite açısından da istenen bir olgudur. Çünkü evlenen bireyler daha çok tüketecek, borca girecek, itaat duyguları artacaktır.
Evli kişiler Patrona dayılanırken bir kez daha düşenecek, çocuğun ve eşinin geleceği için ev alma olaylarına girecek, tüketimin devamlılığı için yeni bireyler dünyaya getirecektir.
Evli kişiler otorite açısından daha az riskli ve daha itaatkar bireyler olurlar. Eğer taraflar bilinçli değilse, evlilikteki birbirine benzeme olgusu karakterlerin de parçalanmasına ve bozulmasına yol açar. Yani özgün benliği ortadan kaldırarak kişilerin daha uyumlu bireyler olmasının yolunu açar.
Sende bulun deneyelim belki evlenirim de o zaman. Birde en nefret ettiğim olay da senin kararına saygı duymayıp kendi kurallarını uygulamaya çalışan bireylerdir. Rest çekip bir daha açarsanız bu konuyu yüzünüze bakmam de. öyle olması gerekir.
Arkadaş çıldırıyorum. Sabah akşam hakaret ediyor annem evlenmiyorum diye.
Bunca baskıya dayanamayıp senelerdir tanıdığım bir kıza açılayım dedim birkaç gün evvel aşağılayarak reddetti. Üstüme saldırdı hakaret etti yerin dibine girdim resmen.
Bana torbacılık yapan lakabı çamur olan bir amcamın çocuğu var. Nişanlanmış Onun kadar bile olamamışım dedi. Böyle fitnece fesatça şeytanca konuşmak nedir arkadaş.
Hiçbir kız suratıma bakmıyor diyorum anlamıyorlar.
özellikle annelerin konu komşudan aldıkları ''senin oğlan evlenmiyormu'' fitilini ateşlemesiyle başlayan nikah masasında nikah memurunun ''bende sizi karı-koca ilan ediyorum cümlesiyle patlayan bombadır.
erkekler 27 kızlar 25 yaşından itibaren yakın çevrenin "bak o evleniyor bak bunun çocuğu oluyor bak şunun nişan davetiyesi" diye dolaylı yolla yaptığı baskıdır.