muhafazakar toplumlarda, evlenme, bir an önce çoluk çocuğa karışma, hayatı bir düzene sokma, her zaman toplumun bireyden beklentilerinde üst sırlarda yer almıştır. dayatmacı yapı, toplumsal değerler, gelenek görenekler, hatta bu örnekteki gibi devlet politikaları insanlara evlenip üremeyi özendirmiş, toplumun büyük çoğunluğunu insan hayatının en büyük amacı evlenip çocuk yapmakmış gibi bir yanılgıya sürüklemiştir. evlilik olgusu, hep başarılması gereken bir görev gibi küçük yaşlardan itibaren kafamızda olgunlaşmaya başlar. bu görev gerçekleştirilemediğinde, toplumun beklentisi de karşılanamamış olur, bu durum, bireyin hep eksikmiş gibi bir duyguya sürüklenmesine neden olur. iktidar sahiplerinin evliliği bu şekilde değerlendirip, aslında bireyin sadece kendisini alakadar eden böyle özel bir konuya müdahil olma gereğini kendilerinde görmelerini anlamak çok zor olmasa gerek.. insanları standardize edip belirli kalıplara sokmanın en iyi yolu, onlara başka işlerle uğraşamayacakları, belirli sınırların dışına çıkamayacakları düzenli standart bir hayat sunmaktan geçer. evlilik. onların işine gelen budur. evlenen insanların artık farklı sorumlulukları, daha farklı ilgileri olacaktır, artık kendinden başka sorumlu oldukları biri-birileri daha vardır hayatlarında. mesela, memleket meselelerinden daha önemli şeyler vardır onlar için. dinin de reddettiği şekilde, yalnız yaşayanlar gibi "ahlaksızlık, itlik, serserilik" peşinde de koşamazlar. "evlenirken çok seçici olmayın". bu sözlerin arkasında bir felsefe vardır, halka uymaları gereken bir yaşam tarzı dayatılmaktadır. insanların hayatlarını birleştirin, onlar birbirine benzeyecektir. birbirine benzeyen insanlara hükmetmek çok daha kolaydır. başbakan böyle düşünmektedir. yalnız yaşayan insanları potansiyel tehlike olarak gören birinin her fırsatta toplum mühendisliği yapmasına, "kızlı erkekli evlerde kalıyorlar", "en az üç çocuk", "evlenirken seçici olmayın" gibi söylemlerine şaşırmamalı.
ne konuştuğunu bilmeyen, dili başka götü başka oynayan kişidir. yazık emine erdoğan da seçici davranmamış belli ki. mal mı psikopat mı bakmadan almış adamı.
Adam haklıdır. Çok seçici olan eş bulamaz, bulamazsa evlenemez. Evlenmez se de çocuk yapmaz. Cocuk yapmazsa da nesli devam etmez.
Ve bu gibi insanlar çoğalırsa türkiyede yaş ortalaması yukarı çıkar. "Genç türkiye"den eser kalmaz.
Doğru söylemiştir, günümüz gençlerinin okulu mastırı hastırı 30 da bittiği için o yaştan sonrada evlenmek deveyi hendekten atlatmaktan zordur seçicilik artar olaylara eyvallah çekme potansiyeli azalır sıkıntılı yaşlardır benim gibi 19 yaşında evlenebilir 27 yaşındayken 6 yaşında olan bir evladınız olabilir.
kısacası sağda solda vurdurmayın, tek bir tokmakçınız olsun diyen Başbakandır.
not: amınıza falan karışmıyor, am yine sizin am. diyor ki, formu çok bozulmadan evlenin rahat edersiniz diyor. haklıdır yani. haa, sen dinlemezsin başbakanın zerre sikinde olmaz, istersen vidanjör soktur kime ne. ne de olsa am senin=dünya senin.
eğer bu adam "tecavüze uğrayanlar tecavüzcüsüyle evlendirilsin", "tecavuze uğrayan doğursun, devlet bakar" diyen adamla aynı kişi ise, tam kendine yakışan misleer gibi bir cümle etmiş olan başbakan'dır.
Tam da rte'den beklenecek müthiş bir açıklama. Hoş, kuru fasulye hakkında söyledikleri kadar cezbetmedi beni ama olsun. Ve emine hanım bu söze alınmadıysa ne mutlu hahah.
Kisaca ne diyorsa tersini anlamak lazim. Uc cocuk yapin derken. 1cocuk yapin demektir. Az secici olun derse secici olun demektir. Ha korktugum bilerek yapmiyor bu hatalari (cünkü o zaman gercekten zeka sorunu olur).