evlilik ikili bir birliktelik değildir. zaten evliliği zor yapan, içine bir dünya yük yükleyen de budur. ayrıca evliliğin duygusallıkla hiçbir ilişkisi de yoktur. kadın erkek birlikteliğinde çok saf tutkuyla birbirine bağlı olanı gördüm ama evliliklerinde kesinlikle garanticilik vardı. ayrıca evliliğin bizim ülkemizde kadını koruma eğilimi de vardır bu da erkeğe temelde olan güvensizliğin toplumsal dışavurumudur. eğer ben bir kadınla bir araya gelip belli sözleşme yapıyorsam bu en temelde bizim birbirimize güvenmediğimizi gösterir. sonuçta hırsızlığın olmadığı yerde hırsızlığı yasaklayan yasa da olamaz gibi düşünebilirsiniz. kadın birlikte çıktığımız bu yolda daha başlamadan kendini sağlama alır. ayrıca evliliğin toplumsal kabul açısından etkinliği de sözkonusudur. legal seks, ya da devlet tarafından onaylanmış seksin toplum tarafından meşruluğu vardır. mesela en muhafazakar baba kızının o akşam başka bir erkek tarafından hunharca cinselliğe zorlanacağını bilse hem kızı hem erkeği veya birisini öldürür, ancak düğün gecesi bunu bildiği halde artık içselleştirmiş ve onaylamış olduğu için bu farkındalık bilincinde olsa da bunu yadırgamaz. hatta bazıları oyuna bile dahil olabiliyor.
evliliği ben iki kişinin birlikteliğinin gerekliliği olarak görmüyorum. evlilik kişisel değil aslında toplumsal bir şeydir. evet.