aile mahkemesinde, bir celsede sepetlenecek yavrulardır. işin kötüsü, bu yavrular, boşanma davası açıldığı anda tekrar iyiye dönen türdür. dava geri alınırsa, yine değişeceğine delalettir bu. tren garına koyun bunları. oyalansınlar.
her 100 erkekten 99 u böyledir. ben "eşime karım bile demem oğlum ne kadar kabaca" derler. ama fosssss diye söner havaları. çünkü erkekler azla yetinmezler, hep daha fazlası. hadım ediceksin böylelerini, bak bakalım evrim geçirebilecek bir şeyleri kalıyormu.
aslında kadın erkek diye ayırmak yanlış bence. erkekler elde edinceye kadar herşeyi yaparlardı. yaparlardı diyorum çünkü artık evlenmek için binbir takla atan kadınlar oluyor. erkekler rahat. nasılsa kırkında da 20 lik kızla evlenebiliyor, ellisinde de çocuk sahibi olabiliyorlar. etraftan evde kaldı, kartladı artık diyip başının etini de yemiyorlar. oysa kadınlar, bunların hepsine maruz kalıyorlar ve tez elden evlenmek için kendilerini, her daim anlayışlı,bakımlı, bağışlayıcı, evde erkeğine yemeği büyük bir zevkle yapacağı intibaları veren, giyinmekten çok hoşlansa da, erkeği kızar diye dekolte giyinmekten vazgeçen, geçmişte çıktığı erkek sayısını ondan ikiye düşüren, eğlenilecek kız değil evlenilecek kız imajı verebilmek için olağanüstü çaba sarf eden, hiç sinirlenmeyen, pamuk gibi kadınlar olarak göstermek zorunda kalıyorlar.
tabi imza atıldımı malum tablolar çıkıyor karşımıza.
eski aşklar yok artık diyen büyüklerimiz gibi, umarım bizde, bizden sonraki nesile, bir zamanlar aşk için evlilikler yapılırdı, hep birarada olmak, onun kokusuyla uyanmak için, demek durumunda kalmayız.
çok eşli insan doğasına olabildiğince aykırı "evlilik" gibi insan hayatında "evrim" niteliğindeki bir değişikliğin yaşanması durumudur. öküz denmesi doğru değildir. hata başka bir yerde aranmalıdır.