Evlilik, yalnizca esler arasinda olan bir muessese olmadigindan, bir bakima hakli bir soylemdir.
Sen sanirsin ki sadece sevdigin insanla evleniyorsun. Oyle bir sey yok. Onun akrabalari ile de muthis bir bag olusuyor. Bu noktada asiri derecede icli dısli olmak sorun yaratabilir. Neticede kendi ana babamizla bile sorun yasayabiliyoruz. Kaldi ki huyunu suyunu ogrenmeye calistigimiz insanlarla sorun yasanmasi son derece olagan bir durum. Saygi sevgi tamam eyvallah bunlar olmazsa olmaz. Ancak biraz mesafeden kimseye zarar gelmez. Mesafe derken davranislara dokulen bir mesafe degil. Belki de gercek anlami ile mesafe... ne dedim ben boyle ya, neyse.
Dün bir arkadasimdan dinledigim ornegi paylasmak istiyorum: kiz evlendi ve esinin ailesi ile ayni binada altli ustlu yasiyorlar. Dun sabah kayinvalidesi ile visne receli yapiyorlarmis. Kediler gelmis o sirada. Arkadasim da kalkmis kedileri bahceden cikarmis. Kayinpederi bunu gormus ve demis ki; "o pis ellerinle visnelere dokunma" kiz da epey uzulmus. Uzuntusu yuzune yansiyinca kahvaltida mutsuz gorunmus ve esi ile sorun yasamislar.
Simdi bu ornekte de goruluyor ki; kendi babamiz bize boyle bir sey dese kolay kolay dokunmaz bize bu soz. Ancak yeni yeni alistigin kayinpederinden bu lafi duymak insani uzer mi, evet uzer. Gibi.
Sorarim size arkadaslar: bu kizcagiz ayri eve cikmak isterse kezban midir? Bence degildir.
kezbanın bu dediğini iyi anlayabilmemiz için toplumun temeline inmemiz gerekiyor. çok alengirli bir giriş yaptığımın farkındayım ama durumu şöyle izah edeyim; bizim toplumumuzda erkeğe öyle bir misyon yüklenmişki, erkek sürekli erkek olduğu hatırlatılarak ve höyt zöyt diyerek büyütülür. gelecekte bir karısı olur, sonra erkek için hayatında iki kadın vardır aslında. biri annesi, diğeri eşi. erkek bu ikisi arasındaki dengeyi kurmaya çalışır. çünkü tek bir tarafa yüklenmek hep sapıttırır. ancak toplumda aslında erkeğin rolü öyle bir belirlenmişki(aynı şey kadınlar için de geçerli ama konumuz erkekler olduğu için böyle diyorum) ve bu rolü yerine getirmediği(doğrusu öyle zannedildiği zaman) zaman nasıl bir ceza alacağı belli. hani annesine azıcık ilgi gösterse karısı tarafından "hanım evladı", "süt çocuğu", "anasının dibinden ayrılmıyor" gibi sıfatlar ve söylemlerle karşı karşıya kalıyor. işte bu yüzden kadın tarafı annesiyle istediği kadar görüşebilir, istediği kadar dedikodu yapabilir, dışarı çıkabilir. ama erkek bunu yaptığı zaman bu sıfatlar çok kolayca yükleniyor üstüne. bunu daha çok kezban diye tabir ettiklerimiz yapıyor tabi. ha iş değişip erkek tarafı eşine azıcık ilgi gösterse bu sefer ailesi ve annesinden "hanım köylü", "vefasız evlat", "hayırsız evlat" gibi sıfatlar yiyor. e bu sefer erkek arada kalmış oluyor ve tokadı yiyen o oluyor.
uzatmadan ve konu dağılmadan toparlamak istiyorum. erkekler bu işi dengeli bir şekilde götürebilmelidir. ancak o bu işi yaparken karısı veya annesi erkeğin işine karışmamalıdır. aklı başında olan bir erkek bu dengeyi zaten kurabilir. kuramayan varsa zaten onları konu dışı bırakıyorum.
Ya anne varlığından bî-haber veya hiç anne sevgisi, şefkati görmemiş ve çocukluğundan beri bir anne koruyuculuğu ve eğiticiliğinden uzak kalmış kişi. Yazıktır.
Bakmayın öyle kezbanca durduğuna evlilik aşamasına gelemeyip bu sebepten yani ailelerin işin içine fazla girmesiyle ayrılanlar çok.
Çünkü ne kadın ne de erkek olarak birey olamamanın verdiği sorun bu.
Kendi kararlarımızın önüne geçebiliyor bazı şeyler.
Ciddi bir aşamadan sonra Mesafe gerekli ailelerle.
Çocuk değilsiniz yeni bir yuva kuruyorsunuz.
Hanginizin ana babası kendi
anne babasına her şeyini anlatıp
paylaşıyor?
Ön yargılı olmadan önce azıcık saksıyı çalıştırın.
simdi bakis acisina gore degisir. Sen ana kuzusuysan her yaptığını arayip rapor veriyorsan kadinin boyle demesi normal. Herkese kezban demeden once biraz da kendine bakmak lazim.