Ekşi'nin bir tür "yonja" olduğunun en güzel ispatıdır.
Şimdi bir düşünün, eğer bu sözlük mecraları "çöpçatan" işlevi görmeseydi, evlenen, sevgili bulan sözlükçülerin, sözlükten uzaklaşmaları garip karşılanmaz mıydı?
ama hayır, kimse garipsemiyor bunu. E, adam evlenmiş, büyümüş, tamam artık sözlükte yazmasına gerek yok diye bakıyorlar.
o zaman, sözlüklerin ve özellikle de bir case study olarak, on yıldır gözlemlediğim ekşi'nin, gençlerin çiftleşecekleri eşlerini aradıkları bir platformdan öte değeri olmadığını anlıyorum.
şimdi dikkat edin dostlarım,
sözlük oluşumlarının ve ilk sözlük olan ekşi sözlüğün bu geçtiğimiz on yıl içinde yok düşünce platformuymuş, yok sansürsüz underground ortammış, yok kutsal bilgi kaynağıymış gibi sloganlarla kendilerine imaj yaratmaya çalışmalarına karşın, bu evlenenlerin sözlüğü terk etmesi, devamlı gözüme batan bir detay olagelmiştir.
ne zaman ki bi sözlük yazarı evlilik hazırlıklarına başlar, nikah tarihini alır, o nikah hazırlıkları içinde bir işi de gelip sözlüğe "veda" yazısı yazmaktır.
"sevgili sözlükçü dostlarım,
bugüne kadr şu kadar yıldır burada beraber yazdık çizdik, cart curt... fakat artık sorumluluklarım artmış ve evlilik kurumunun doğası gereği, artık sözlükte bulunmanın doğru olmayacağını fark etmiş bulunuyorum. bundan sonra bayrağı genç yazar arkadaşlarımıza devrederken, bir zamanlar çok eğlendiğimiz bu yerleri daha yükseklere taşı.... bla bla bla"
evet, görüldüğü üzere sözlüğün, evli çiftlere uygun olmadığını düşünen bir kafa yapısı mevcut ve geçmiş yılllarda bunun sık örnekleri ile de karşılaştık.
peki bu ne anlama geliyor, farkında mısınız?
hemen söyleyeyim.
sözlük aslında bir düşün ve yazın platformu değil, bir çöpçatan sitesi olarak işlev görmektedir. sözlük yazarlarının orada okumak, yazmak, tartışmak için değil, sevgili bulmak, koca bulmak için varolduklarını anlıyoruz.
zira, her ne kadar bu "evlenince sözlüğü bırakan" yazarların kararları ve tavırları kişisel bir süreç de olsa ve sözlüğün genelini bağalamayacağı düşünülse de dikkat ettiyseniz geçmiş on senede, neredeyse kimse sözlükçülerin evlenince sözlüğü bırakmak zorunda hissetmelerini tartışmaya açmamıştır.
aksine bu gidişlere üzülenler, nik altına, seni hep hatırlayacağız gibi melankolik saçma sapan yazılar döşeyenler saya saya bitmezken biri de çıkıp, "e arkadaşarım o zaman sen burada yıllarca millete abazan abazan diye bağırıpğ dururken, meğer kendin burayi bizzat et pazarı olarak kullanmışsın," dememiştir. haliyle, demek ki, sözlüğün geneli de bu davranışı mantıklı, anlamlı bulmaktadır. kendileri de çiftleşecekleri eşi buldukları zaman sözlük hesabını kapamayı düşünmektedir ve sözlüğe çiftleşecek eş bulmak için girmektedirler.
işte her yerde abazanlar diye bağıran sözlükçülerin gerçek yüzüyle sizleri tanıştırmanın büyük onuru ile bir yazımı daha sonlandırırken buradan kendilerini yırtarak author'a laf sokma peşindeki güzel yevrülerime de bir mesaj yollamak istiyorum: "evlilik hayalleri kurduğunuz bütün o güzel kızlarla tarihin bir dönemide authorlar sevişiyordu canlarım. siz sadece, onların başka kızlarla yarışmak zorunda kalmadan elde edip tasmalyacağı koca adayalrısınız. bi kızla evleniyorsunuz diye kendinizi bulunmaz hint kumaşı sanmayın lan."