bir çok anne gibi annedir. hele böyle hasta ya da keyifsiz olduğunuz da çayınızı doldurur getirir falan.
aç kalmayın diye bir şeyler getirir. ben onu yerim.
kız evlat olunca bu daha buyuk bir jest haline geliyor ve gülümsetiyor.
benim böyle bir babam var. hatta çorabını giy pierrot, yemeğini ye pierrot diyeninden. düşününce şunu farkediyorum, annelerin şefkatine alıştık. problemimiz babalarla, daha doğrusu erkeklerle. sanki onlar katı ve mesafeli olmak zorundaymış gibi bir düşünce yapısı var. lakin anne gibi şefkatlidir baba. o değil de bir soy bağı olmasa da insanların karşılıksız ve menfaatsiz sevebileceğine inanıyorum. hem nasıl inanmak... hani ibadeti olsa, edicem.
Kurban olduğum anadır... Annemdir... Her bir harf, tonlarca övgü... Az gelendir... Ya anne of yemeyeceğim diye öküz gibi tepinsek de, tabağı her defasında getirdiği gibi mutfağa bıraksak da... O yine mis kokulu, sevgi dolu, sıcacık elleri ile... Elinde bir tabak soyulmuş, doğranmış meyve... Yanıbaşımızda beliriverecektir...
sevgiyi ve saygıyı en çok hak eden insandır. hatta üst insandır. değerini bilmek gerekir. çok özlenir, hasretten ağlatır bu anne. seni çok seviyorum anne.
keşke dünya da olsa ben ona götürüp ellerimle yedirsem. canım anam benim. annesi yaşayanlar da bunun tam tersini yapsın. bir gün çok pişman olabilirsiniz.