efenim bu güzel topraklarda yaşayan en iki yüzlü, en kaypak adamlar, genel adına ünlü denen insan takımıdır eminim. tv programlarını izleyin, 3 dakika önce ölen annesine yazdığı mektubu okuyan eleman 3 dakika sonra kalkıp oyun havası okuyor, dans ediyor. bu derece bir riyakarlık söz konusu diyeyim, gerisini siz anlayın. (bkz: lafı getiremeyince topu diğer yazarlara atmak)
evine magazinci davet etmiş ünlülerde de böyle bir durum mevcud. "x evinin kapılarını yarrak magazine açtı" üst başlığıyla yapılan programlarda bi bakıyorsun bahsi geçen bünyeye; bir afralar bir tafralar, bir ben de sizdenim havaları. bu ne yapmacıklık lan? kendin olsana. eline iğne batınca hastahaneye koşan, bir giydiğini bi daha giymeyen sen evde mutfağa girip una, bulaşık deterjanına bulanıyorsun öyle mi? de sittir git ordan hadi.
geçenlerde birini gördüm yine, artık klasik haline gelmiş konsepte sahip programlardan birinde*. girmiş mutfağa yaprak sarma yapıyor, yaparken de "yaprak sarmayı elde yapmak herkesin harcı değil" diyor. diyor demesine de aline şeker kaşığını alıp, yaprağın içine malzemeyi koyduktan sonrasını göstermiyorlar. hele bir sar lan! sar, ondan sonra ahkam kes. programın insanları mal yerine koyup, hem yazıyla hem de bağırarak dile getirdiği manşet de "x in 10 parmağında 10 marifet". peeehh! yesinler marifetlerinizi sizin. pabucumun hünerlileri.
- merhabalar yine bir, "ünlüler de insan" programına hoşgeldiniz. bu gün çok sevdiğiniz sanatçı, mehtap uluerler'in evine konuk olduk. merhaba mehtap hanıım.
- ay merhabalaaaar! birazdan size paris'den aldığım çok nadide antikalarımı ve paşa dedem şeyh ismail'in o dönemde de sergilenmiş, demirden skini göstereceğim..
- hmm, evet..siz sanatın ve sanatçının dostusunuz mehtap hanım, bi mutfağa baksa mıydık önce acaba, şey kameraman yoruldu da, hani diyorum bi tost mu yesek? tost mu..