bir değil, iki değil, üç değil, dört değil, beş değil tam altı tane çelik kasa ve yanında bir de arı sütü polen, pardon para sayma makinesi çıkan bakan oğludur.
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı can-feza sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malini
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı pür-neva sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
belki koleksiyon yapıyordur. hemen aklımıza kötü şeyler getirmeyelim*. içinden çıkanlarda para koleksiyonudur ayrıca.
not: doğum gününde 6 arkadaşı yanlışlıkla aynı hediyeyi de almış olabilir.*