ah ulan o zamanlar ne güzeldi. annem leğene su doldururdu içinde yüzmeye çalışırdım kafamı sikeyim. halının üzerinde köpüklü köpüklü kayar kolumu bacağımı kırardım neredeyse. sonra bir ses gelirdi. nereden dersiniz. annemin kafama vurduğu su hortumundan ya da başımdan. hangisinden lan. neyse çok zevkli olur idi o zmanlar çok.
paha biçilmezdir. hele ki, anneyle yıkanıyorsa o halı offf muhteşem bir haz ve unutulmayacak bir çocukluk anısı... bazen ayak kayar ıslak halının üzerine şlap diye sinek gibi yapışırsın, bazen anne sinirlenir, elindeki tahta fırçayı sana doğru fırlatır matrix vari bir sahne gerçekleşir, fırça hızla sana doğru yaklaşır ama sen o anı beynine yavaşlatılmış olarak kayderdersin, bir saniye daha erken gelse alnının ortasına ömrün boyunca taşıyacağın damga gibi tak diye yapışacaktır, ama sen... fırçanın kulağının kenarını sıyırıp geçmesini başarmışsındır...
halı yıkama makinası da neymiş, bu anıyı yaşatmadıktan sonra...