yıl 1992-1993 civarı, bursa'dayız. babam arçelik çamaşır makinası almış. getirdiler makinayı eve koyup gittiler, biz kuracağız. babam su bağlantılarını yaptı, fişe taktı vs bir çalıştıralım da deneyelim dedik. ayarı sıkma kısmına getirmişiz. makina rodeo'daki boğa gibi zıplıyor ama nasıl, fişi çekemiyoruz bile. makinanın üstüne atladım zapt etmeye çalışıyorum ama mümkün değil. internette içine tuğla atılan çamaşır makinası videosu var bir tane, o makine nasıl sallanıyorduysa aynı öyle banyonun bir o tarafına zıplıyoruz bir bu tarafına derken babam fişi çekti, servisi çağırdık. servis baktı, "abi nakliye emniyetlerini sökmemişsiniz" dedi.
Kenarlarını ayak şeklijde kullanıp kendini bir sağa bir sola atarak yürüyor. Aynı zamanda kapağını açıp kapatıyor. Yürürken autobot gibi ses çıkarıp su fışkırtıyorsa korkulmalıdır. Hurdacıya verilip imha edilmelidir.
öğrenci evimizde vardı bir tane. banyonun her yerini tavaf etmiş, üstelik elektrikte kaçırırdı.
çözüm ise basitti. çamaşır makinesini doldurduktan sonra üzerine naylon örtüp, onunda üzerine bir minder. tabi üzerine oturup, dergi okumak en iyi yöntemdi. pek rahat olmasa da masaj özelliği vardı. masaj koltuğu da diyebiliriz bir bakıma bu makinelere.
beni çamaşır makinesi fobisi sahibi olmama sebebiyet vermiş makinedir.yenisini aldık ama eskinin bana miras bıraktığı korku hala içimde.sıkmaya geçtiğinde özellikle çok korkuyorum,ellerim terliyor,sırtımdan ateş çıkıyor,kendimi bir odaya kapatıp sıkma merasiminin bitmesini bekliyorum.o kadar dertliyim.