yurdum insanının %95'inin aynı "girmek" konulu espriyi yaparak kendi çapında taşak geçtiği film.
lan olm bi iki dakka kendiniz olun lan. biraz geniş bakın olaya, konuyu değerlendirin, lan biri de çıkıp "o espri yapıldı, bokunu çıkarmayın amına koyim" diyemiyor.
salak gibi oturup film hakkındaki yorumları okuyayım dedim, girilen 3 entry'den 1'i filmin ismiyle ilgili espri. hepsi de aynı. izlemiyorum amına koyim, soğuttunuz beni insanlıktan.
Sürüye uyup bende pek haz almadım demek geliyor içimden fakat iyi yapmışlar be abi, hani havalı entel gözükmek için bu kadar kırılmaya gerek yok amına koyum iyi yapmışlar bazı sahnelerini..
tamam çekim hataları vardır özcanın uyuzluğu vardır beni onlar ilgilendirmez amk, beni fahriyenın altına işerken koşup tuvalete sokup dizinde ağlaması ilgilendirir.
ilerde yaşlandığınızda görürüm sizde ki uçkuruşluk amı siki.
(bkz: özcan deniz) in uyarlama dediği ancak (bkz: a moment of remember) filminin altyazılarından senaryo yazıp film çektim dediği bi yapımdır. açıkçası çalıntı bir senaryo olduğunu bilmiyorduk ve öyle girdik sinemaya .. ilk yarım saat sinemada gülmemek için zor tuttuk kendimizi sonra " ne tutuyoruz salıverin gitsin diyerek " güldük , hemde katıla katıla..
gelelim filme ;
--spoiler--
(bkz: fahriye evcen) in oyunculuğuna diyeceğim yok. (bkz: tolgahan sayışman) ile şimdi adını hatırlayamadığım bir filminde gayet sevmiştim kendisini. bu filmde de sanırım özcan deniz in "rolü fahriyenin üzerine diktim" demesi ayrıca gariptir. çocuksu değilde uyuz edici ve kulak tırmalayıcı ve 83 lü bir kızın 10 yaşında bi kız nasıl olunur halini beyazperdede görüyoruz.
kız hasta bunaklık var aşırı derecede ,doktorunun da o hastalığı yaşamış yakını olması " tesadüfün bu kadarı yuh be " dedirtiyo ayrıca.. ama sonu olmamış ne yazık ki . kurgu yok bi kere.. özcan deniz in kasıntı oyunculuğu bi yana , o marangoz ya da amele her neyse olupta 4X4 jeep e binip akşam kuru ekmeğe talim yapısı biraz garip. köfteci sahnesine gelince " bunu içersen sevgili oluruz lafına gülerken g. tümde iştirak etti. çok güzelmiş gibi banyoda seviştikleri sahneye de uyuz olmama rağmen sonunda yine o sahneyi görmemiz ayrıca gıcık edici..
çocukluğunu yakıp yıkıp geçme cam kırma hede höde sahnesi güzeldi. bi de es geçmemek olmaz fahriyenin söyleydiği şarkıda çok güzeldi.
--spoiler--
buna verilen paraya acımakla kalmayıp (bkz: uzun hikaye) gibi harika bir film varken nasıl olupta ters köşeden gol yedim hala inanamıyorum..
neyse sözün özüne gelirsek , gitmeyin paranıza, vaktinize, sağlığınıza yazık.. hee öyle bi aşkta yok.. hala aşka inananlara diye bi hede hödelik bi film değil yani..
izleyenlerin "çok beğenenler" ve "nefret edenler" olarak ikiye ayrıldığı filmdir. komiktir, duygusaldır. beni ağlatmasa da sevgilimi ağlatmayı başarmıştır. çok beğendiğim filmdir.
özcan deniz'in 'ya sonra'(bu kadar mı saçmalık olur dediğim film) filmini izledikten sonra, yönetmen olarak başarısızlığını görüp, hiç ama hiç merak etmediğim bir filmdir.
bir arkadaşımın katakullisine gelerek gittiğim filmdir. bu filmse ben film izlemedim. eğer izlediysem ben bugün ne izledim. bugün sağır ve körlere imrendim. onlar bu filmi ne görebilir ne duyabilir.
ulan zaten zorla girdim, dedim önyargılı olmayayım da belki güzeldir yargısız infaz yapmayayım. abi 10 dakika geçti, 20 dakika geçti, 40 dakika 1 saat oldu film arasına girdi, dedim abi ben gidiyorum(bir erkekle bu filme gittim. erkek erkeğe nedir amk) olmaz böyle. dedim bak arkadaşım sabah kalktığımda mutlu bir insandım. buraya kadar gelirken de mutluydum. hatta haşlanmış mısır da yemiştim çok iyiydi. filme bi girdim, nevrim döndü. cinnet geçirecektim amk. ciddiyim serbian'ı izlerken bu kadar sinirlenmemiştim. neyse biraz filmi anlatayım.
kısaca anlatırsak filmde özcan deniz havalı bir ameleyi, fahriye evcen gerizekalıyı oynuyor(hastalıktan öncesini kastediyorum). film çalıntı diyorlar. o film de böyleyse kore sineması yaşamasın amk.
kız döner kapıda karşılaştığı adamı 1 yıl sonra aynı şekilde karşılaşıyor ne tesadüfse*, hatırlıyor ve aşık oluyor. adam da ne tesadüfse* kızın babasının şantiyesinde amele. arkadaşının ameleye ihtiyacı oluyor ve bakın kim geliyor? ne tesadüfse* amele iskender. özcan deniz'in o arada sahneye bi girişi var böyle erotik film müziği eşliğinde bi havalar bi pozlar sanki içeri brad pitt ya da bradley cooper girdi. adam o kadar erotik girdi ki içeri, kızın arkadaşı olan oğlan bile nutku tutuldu, kız da orgazm geçirdi.
filmin ilk yarısı öyle hızlı geçiyor ki beyin amcıklanması yaşıyorsunuz. karşılaşma, tanışma, aşık olma, kızın babası gördü, kız bayıldı, evlendiler, göl kıyısında ev planları, kızın işi, sonra bir bakıyoruz kızın eski sevgilisi girmiş. bir mantık da yok hani. ben diğerleri gibi filmin ikinci yarısı çok iyi olmuş diyenlerden değilim. sadece ilk yarıya göre azıcık düzelmişti. ama hala aynı bokluktan kurtulamamıştı.
sonra bir bakıyoruz kız hastalanmış. allah allah. bak allahın işine. yalnız bunama cidden güzel olmuş. biraz değişikti. ben bu filmin yapısına göre verem falan bekliyodum.
adam babasının kızı sakladığı eve geliyor ve kızı alıp götürüyor. kimse de bişey demiyor. derken ağır çekimle giderlerken kız ölüyor.
eklemek isterim ki, fahriye evcen'in sesi hiç de iyi değildi. ayrıca i'leri u olarak okuyunca şive yapıyor olmuyorsun. sen yarim idun. bu midur şivenuz da?
filmin ilk başları bu kadar kötü olmasaydı ve kendinden soğutmasaydı ikinci yarı ağlama değil de böyle bi duygulanma olurdu belki.
film bittiğinde arkaya baktığımda tüm kızlar ve bi kaç oğlan ağlıyordu. ulan kız öldüğünde ben güldüm, klişe olduğundan. ben bu filme bi kızla giderim o kız ağlarsa döverek ayrılırız.
ama filmin öyle güzel bir özelliği var ki, can yakar. tam arka koltukta sevgiliyle yiyişmelik. herkes klişe krizi geçirirken sen orda hebelehübele yaparsın.
not: beni filme götüren arkadaşımla bir daha görüşmeme kararı aldım. ulan lisede dayak yediğim zamanda bile daha az acı çekmiştim.
(bkz: a moment to remember) isimli hayatımda en çok ağladığım kore filminin kopyasıymış. Gidenler yine ağlamış ama eminim o kore filminin etkisini yakalayamamıştır. Hiç bi filmde ağlamam ama o film beni mahvetmiştir sevgilisözlükseverler. Bence evim sensini değil bu dediğim filmi izleyin.
ergen kızların izledikten sonra sevgililerine atacakları ilk mesajın '' aşkııııım herşeyi unutçak olsam beni yine sever miydieeenn :S:S '' olacağı film.
fahriye evcen'in gülüşleri gına getirir. bu sefer ağlatmadı efendim.
Konusu itibariyle ilginç ve cezbedici film. Dvd'leri çıksın diye bekliyorum.
Kıro özcan'dan sanatçı/yönetmen özcan nasıl oluyor merak içindeyim.
Filmi izleyip beğenmedim, kötü, sakın gitmeyin tarzı yorum yapanların çoğu bu vb. merak içinde gitmediler mi zaten?