Ülkeyi çift başlılıktan kurtaracaktır. Çift başlılık bu ülkeyi özellikle 70 li ve 90 lı yıllarda ciddi manada zarara uğratmıştır. Böylece bu risk ortadan kalkıyor.
Sırf bu bile iyi derecede tarih bilen kimseler için yeterli olması lazım gelen bir nedendir.
2002 yılında kişi başı 23 kg baklagil üreten ülkeyi (Suriyeliler hariç) bugün 13 kg üretime düşürebilmiş,
2002 yılında 1.500.000 ton baklagil üreten ülkeyi 15 yılda bugün 1.000.000' un altına çekmeyi başarmış,
2002 yılında toplam işlenen tarım alanını 26 579 km'2 den bugün 23 763 km'2 ye düşürebilmiş,
2002 yılıda %-30.1 olan cari açık dengesini 15 yıl içerisinde ortalama -%35.1 seviyelerine çıkarmış,
2001 de 8.3, 2002 de %10.3 olan işsizlik oranını büyük çabaları ile %11.9 a kadar yükseltebilmiş (%14'ü görmüşlüğü de vardır 2008 de)
Özel sektör borçlanmasını destekleyerek ;
2002'de 131 milyar dolar olan dış borç 2016 yılı sonunda 490 milyar dolar seviyesine çıkarmış,
2002 yılında 15 milyar dolar olan ithalat ihracat açığını, son 15 yılda ortalama 63 milyar dolara çıkarmış,
neresinden tutsan yüzüne gözüne bulaştırmış bu hükümetin daha çok bizi bellemesini zevk alarak istediğimiz için.
Ezan öyle dini birşey değil gençler üzgünüm ki bilmiyorsunuz. Ezan namaz çağrısıdır yani he duadır ne de sure. Ezanı duyduğunuzda namaza nasıl çağrıldığınızı anlamıyorsanız burada "ezan sırasında müzik çaldılar" demeyin.
Kasaturayla dolaşıp hayır çadırlarına dalanlar olduğu sürece evet çadırı saldırılarını yazamazsınız (herkes başkasından hıncını çıkarmaya çalışır). islam hoşgörü dini diyordunuz ama maşallah yani.
Cumhurbaşkanı bu kadar belirsiz olduğundan (hayırcılar terörist dedi sonra değil dedi şimdi tekrar terörist diyor) chp mhp gibi partileri bize örnek gösteremezsiniz.
insanları Türk, Kürt, Göçmen diye sınıflandırıp sonrada oy verin diyenler olduğu sürece barış geliyormuş gibi davranamazsınız.
Neredeyse yok olan teröristlere "barış süreci" adı altında merhamet gösterip tekrar palazlanmalarını sağlayanların sisteminin iyi bir sistem olduğunu söyleyemezsiniz.
3 çarklı (meclis, başbakan, cumhurbaşkanı) bir sistemde infial eden bir çark olması halinde diğer iki çark sistemi idare edebilir (ve üçüncü çarkı onarabilirsiniz) ancak 2 çarklı bir sistemde çarklardan biri infial ederse diğer çark sistem yükünü kaldıramaz ve infial eder, sistem komple çöker. Böyle bir durumda 2 kaptan, 2 hakem gibi gerçekte olmayan şeyleri kullanarak kendi sisteminizi haklı çıkartamazsınız.
Son sözüm : Akp'li bir arkadaşa yukarıdakileri yazdığımda bana "kemal ssk'yı batırdı" diyip duruyor. Bu parti seçimi değil kemal gelsin mi sorusu yok karşınızda (hoş soru öyle olsa biz yine hayır deriz) karşınızda sistem çarklarından birini çıkartıp diğerini büyütüyoruz var. Yukarıda yazdım 3 çark her zaman daha iyidir.
1) Devlet ihalesi alıyorum, devlettten besleniyorum, parasal çıkarım var,
2) Olanları göremeyecek kadar saf ve temizim, aile geleneği olarak sağcıyız.
3) Dini düşünceler dolayısıyla kendimi akepeye yakın hissediyorum; chp alevi, hdp ateist.
4) MHP genel başkanıyım, koltuğumu korumak için,
5) MHP'liyim, bize öyle öğrettiler, lider sorgusuz, sualsiz takip edilir,
6) C.baba uzun boylu karizmatik, içeriğini takip etmiyorum ama güzel konuşuyor,
7) Solcular, kürtler hayır dediği için.
yıllardır demokrasinin çalıştırılmaya zorlanıldığı mecliste bir sonuca varılamayan ve en nihayetinde halkın kandırılması sonucu hedefe ulaştırılmasına çalıştırılan bir sistemin henüz halk yeterince bilgilendirilmeden bir çingene oyununa dönüştürülerek siyasi show'a dönüştürülmesi "evet" oyunun sandıktan çıkması için yeterlidir. halk demokrasi kisvesi altında kandırılmaktadır. evet oyu verenler ve hayır oyu verenler arasında hiç bir fark yoktur. bu siyasi bir çekişme değil meclisin demokratik süreçlerle yapamadığını halkın fikirsizliği ile topluma ittirlme çabasıdır. evet oyu veren de, hayır oyu veren de kandırılmıştır.
bakın gerçek demokrasi bu. sayın yazar size kendinizi ifade etmeniz için bir fırsat sunmuş. değerlendirin. hem de biz gibi cahiller de bilgilenmiş olur.
kimileri 'evet' yerine 'koymak' sözcüğü kullanmaktadır. sırf bu açıdan bakıldığında bile 'evet' demeliyiz. demeliyiz çünkü koyanların yanında yer almalıyız. öbür türlüsü saflık olur. dinde de vardır bu; bir menfaat ilişkisi, ucunda cennet varsa iyi olayım, ibadet edeyim, allah allah diyeyim gibi. referandumda da 'hayır' dersen itilirsin, dışlanırsın. o yüzden ne diyormuşuz; 'evet'. pardon, 'koyacağız'.
işte nedenler bunlar, nasıl!