geçen hafta pazar günü başımıza gelen hadise, gerçi eve girememişler ama yeni bi çelik kapı almamıza vesile oldular. Hem pazar günü hemde saat 15.30-16.00 arası gerçekleştiğinden dünyanın çivisinin çıkmış olduğuna bütünüyle beni inandırmış olaydır ayrıca, yine de cana geleceğine mala gelsin.
eve girip de çalacak bir şey bulamayan hırsızın, sinirlenip salonun ortasına abdest bozması ihtimal dahilindedir.halının boş yere kirlenmemesi için evde geceleri mutfak masasının üzerinde süt ve kurabiye bulundurulması tavsiye edilir.*
kredi kartları,anahtarlar,telefonlar,nakit paralarımız,altınlar,varsa laptop sabah konuldukları yerlerde yoksalar ve birdaha sittin sene bulunamayacaklarsa,halk arasında bu olayın adı eve hırsız girmesidir.
gece olunca ağırlaştırıcı suç sayıldığı için sabaha karşı yapılan ve ev sakinlerini korkutan olaydır. polis aranır ve alınan cevap şudur; kardeşim, hırsızı evde tutsaydınız daha çabuk hareket ederdik. ya hırsızı bağlamak mı lazımdır polisin acilen gelmesi için..
polis yaklaşık 4 saat sonra gelir ve bu arada hırsızımız bir kaç evi daha ayarlamıştır. kapıda polisle ab uyum yasaları konuşulur, uykunun verdiği saçmasapan ruh haliyle. yeni gün başlar, ya bize polis geldi, hırsız girdi sanırım denir...bir olay daha mazi olup gider...
2 gün önce ev arkadaşım ve benim başıma gelen olaydır.
saat 6 - 7 gibi eve geldim ve kapı kilidinin kırık olduğunu gördüm. kırık kilit parçasını yerine monte edip kapıyı açmaya çalıştım ama beceremedim. elimde duran portakal ve ekmek poşetini yere bırakıp çilingir çağırmaya karar verdim. aşagıya indim ve arkadaşımla karşılaştım. o da durumu görmüş ve çilingiri arıyordu. neyse çilingir geldi kilidi kırdı. biz daha da arkadaşımla inşallah girememişlerdir diye dua ediyoruz bu arada. nitekim kapımız çelik kapıydı ve iki kilidi birden vardı, ikisini de kilitliyorduk her evden çıktığımızda. ama nafile. çilingirin bile üstteki kilit için "bunları ben bile açamıyorum hırsızlar nasıl açıyor anlayabilmiş değilim" yorumundan sonra kapı açıldı ve karşımıza tüm eşyaların dağılmış olduğu bir manzara çıktı. benim odamda pek çalınacak birşey olmadığından zararım yoktu. çalınabilecek sadece 250 gb harici hard diskim ve 2 artı 1 ses sistemim vardı ama onlara da dokunmamışlardı.
en acıklı yanı ise arkadaşımın laptopunun, sony dsc t200 fotoğraf makinesinin, birgün önce bankadan çektiği 800 dolarının, 200 tl'sinin ve her ne hikmetse pasaportunun çalınmasıydı.
ardından polisleri aradık tutanak tuttular sonra da olay yeri inceleme ekibi geldi ve parmak izi aradı. bir tane parmak izi buldular ama henüz bizden birine mi yoksa hırsıza mı ait olduğu ortaya çıkmadı.
artık ben ve arkadaşım eve gitmek bile istemiyoruz çünkü ne zaman gitsek o manzara ve arkadaşımın geçen yaz amerika'da eşek gibi çalışarak kazandığı 800 dolarının çalındığı gerçeği aklımıza geliyor.
vahim bir hadise gibi görünse de değildir. hırsız eve girebilir efendim, bu gayet normal bi' şey. girer, dolaşır kafasına göre. eğer evdeyseniz, durumu hemen fark edeceksiniz. sizin de göreviniz bu. artık, çelik tavayla beynine mi, tahta okey ıstakası ile ense köküne vurarak mı onu etkisiz hale getirirsiniz, orası size kalmış. getirin, yeter. haa, diyelim evde yoksunuz ya da evde olduğunuz halde durumu fark etmediniz. işte o zaman olay ciddi bir hal alır. hırsız, ne var ne yok doldururur kaçar. yani efendim, hırsızın eve girmesi değil evden çıkmasıdır asıl vahim olan. 'evime hırsız girdi' demesin artık kimse. 'evimden hırsız çıktı' desin. o da farklı bir anlama gelebilir ama neyse..
ben hep hırsızları gece girer sanardım .akşam guneş batmadan eve alakasız bir yerden girmış hala o balkona nasıl cıktığını anlayamağım olaydır.hırsızdan 2dk sonra eve gelmemle adam geldığı gibi uçup gıtmıştır.
dün itibariyle yaşadığım hadisedir. işin ilginç yanı bir önceki gece rüyamda evime hırsız girdiğini görmem. sevindirici tarafı maddi zararım pek yok. * alacak bir şey bulamadığından sadece psikolojik olarak zarar yaşadım. kesinlikle oturulan evde güvenlik önlemlerini son derece artırmak gerekir. düşünün ki insanlar artık kendi evinde bile eşyaları saklar oldular. **
(bkz: rüyalarda görülen nesneler ve anlamları)
bu pazar günü başımıza gelen hadise. evde olmadığımız esnada olmuş olması insanın yüreğine su serpse de, türkiye'de işlerin öyle dizilerdeki filmlerdeki gibi olmadığı gerçeğini tokat gibi suratımıza ekleştirmiş durumdur.
eve gelip camı açık bulduğumuz, yerde çamurlu izlerin olduğunu farkettiğimiz anda evden çıkarak polisi çağırdığımız gece yarısı, eve 12 tane polisin doluşup "ne ayak izi yeaa, halının deseni değil mi o(yuh)?" , "playstation'ı eşiniz mi oynuyo? at yarışına falan da düşkün mü? kumar borcu var mı?" "sen şimdi bu karını aldatıp kızın takılarını da sevgiline hediye verdiysen söyle bizi uğraştırma." gibi bizi dumurlardan dumurlara sürüklediği olaydır aynı zamanda. bej rengi bir halının üstündeki ayak izinin yeni olmadığını savunabilecek vizyona sahip türk polisinin bizi sürüklediği buhran için teşekkür ediyorum hakikaten. eve girememek psikolojisini bir yana bırakarak, böyle bir şey olduğunda polisin gidilecek en son yer olduğunu da acı şekilde anlamış bulunuyoruz.
son zamanlarda iki kez girmistir, sonradan bulunan bir cep telefonu ve 50tl çalmıştır. ama bir daha girmesin diye kapıyı falan değitirmek 3000tl ye mal oldu.