iş icabı gittiğim ayakabı çıkarılmayan evlerde ''buyrun buyrun öyle girin'' denildiğinde ev halkına acıyorum.
bu tavırla kendilerini elit(!) sandıkları için.
üniversitede ınkılap hocamız (asker kökenli çılgın adam) -hayrandım ona- şöyle bir hikaye anlatırdı:
bu sosyetik geçinen tipler var ya, sokaklarda köpeklerini gezdiriyorlar. sonra köpek ihtiyacını parkta gideriyor. avrupa insanı hemen eline peçete alır, köpeğin pisliğini çöpe atar. bizdekilerde o da yok. o pislik orda kalıyor. sonra o pisliğe basıyorlar.pislik ayakkabıya yapışıyor. o ayakkabılarla eve giriyorlar. sonra kuruyan pislik halıya dökülüyor. evde emekleyen bir bebek var. o pisliği görüyor, neymiş diye merak edip ağzına alıyor. hoşuna gidiyor yemeye başlıyor. işte bu sosyetikler bebeklerini köpeğin pisliğiyle besliyorlar.
gel de şimdi ayakkabılarla gir eve. her seferinde bu hikaye aklıma gelir. otobüste herkesin tutunduğu yerlerin hikayesini anlatmayacağım, mideniz kaldırmaz çünkü. iğrençti yaa. eve gidince mutlaka ellerinizi yıkayın diye tembih ederdi, bu hocamız. kulakları çınlasın. *
evine misafir olan uzaylılara da çıkarttırır ayakkabılarını üstelik.* rezalete bakınız ki uzaylı dostların ütopik ayakkabıları aşırılmıştır. dileğimiz ayakkabıların uçan, roketlenen özellikleri keşfedilmesin. ayakkabılarıyla eve girseydiler iyiydi.**