kafasını duvarlara sürterek ayaklarından tutarak salonda havada iki tur salladıkdan sonra duvara doğru fırlatmak gerek.
daha sonrasında annesi gelicektir tabi. çocuk zor nefes alıcaktır büyük ihtimalle.. cocugu şefkatli kollarınıza alıp "önüne baksana be çocuğum, nasıl düştün öyle" diyerek annesinin gözünü boyamakla bu iş hallolmuş ve stres atmış olursunuz.
müslümana ve diğer bilimum dinlere mensup insanlara eziyettir .odanıza girdikleri an bütün sevimlilikleri kaybolur.
-ablaa bu küpe/toka benim olsun muu ( annesinin yanında)
-anneeğğ ben bilgisayar oynicam .
nefret ettiğim ve beni sinirden ağlatmayı başarabilmiş yeni nesil çocukumsulardır.
bunlar öncelikle görgüsüz ve kıymet bilmezdirler. evde her buldukları şeye saldırırlar, isterler, dökerler, saçarlar. hayatlarında hiç bilgisayar görmemiş gibi, bilgisayarın bulunduğu odayı özel gelişmiş duyularıyla bulup açmak isterler. ya da annesi, halası teyzesi dıdısı bilmemnesi çocuğunu eve salar ve kızım bilgisayarı açın da oynasın çocuk, ya da geçen geldiğimizde şu odada oyuncak vardı git ablan sana onları versin der. bunun meali ben dedikodumu yaparken etrafımda dolanmasın, öff amaaan banane naparsa yapsındır.
bunların bide çekmeceleri karıştırıp özel eşyalarınızı habersizce alıp gideni ve annesinin de sesinin çıkmadığı tipleri vardır. ben çocukken hatırlarım bişe verilince almak istesemde, annem kabul edene kadar istemem derdim. bu çocuklar resmen habersiz alıp, sahiplenip gidiyolar.
son yıllarda başıma dert olan durum ise misafir gelmeden evin en görünmez yerine özenle sakladığım pilates topumun üzerinde çocuk denen organizmaların hunharca tepinmesidir. daha da sinirimi bozan şey sesini çıkarmayan velileridir. çok dertliyim çoookkk.
Keza barbie bebekte saç çok önemli bir faktördür. Güzelliklerini düzgün fizikleri ve saçlarına borçlular. *
Onu taraya taraya düzeltmek için uğraşmış, düzelmeyince de; türk dizilerindeki depresyona girmiş masum ergenler gibi kesmiştim bebeğin saçlarını. Ama nerden bilebilirdim ki, saçları kesildiğinde o güzelim barbienin kafasının tam ortasının aslında kel olduğunu...
Çocuk : Dolabın üstündeki oyuncağını alabilirmiyim?
Ben : Boyun yeterse al tatlım.
Çocuk : Bilgisayarında oyun oynayabilirmiyim?
Ben : Tabikide. Ama şifresini unuttum sen biliyorsan aç tatlım
Çocuk : Çikolatalarının hepsini yiyebilirmiyim
Ben : Geçen gün 2den fazla yedim 3.de kurt çıktı ona göre dikkatli ye
Çocuk : Abla köpeğin çok tatlı dışarda gezdireilirmiyiiiiiiiiiiiiimmmmm
Ben : Geçen gün bir çocuğa saldırdı dışarda ağzından köpükler çıktı ama istersen gezdir tabi hayatım
Gibi dialoglarla çoğu kez iyi niyetli gözüküp aslında sadistlik yaptığım ve yapılan çocuklardır.
bunlar geldiklerinde pek bir çekingen olur efenim böyle uslu uslu otururlar fakat muhabbet döner dolaşır bilgisayara gelir ve işte o andan sonra ipler çocuğun elindedir, yavaş yavaş bir canavara dönüşmeye başlar ve kalkana kadar evi harap ederler.
çaktırmadan şaka gibisinde tokat atmak çok eğlenceli olan çocuklardır.
-abi bilgisayarda araba yarışı var mı?
-var da şimdi oynama işim var.
-teyze oğlunuz oyun oynatmıyor.*
-oğlum oynatsana çocuğa.. aaa ne ayıp evladım..
-gel gel ana dövüş oyunu oynatayım.*
-olleyy..
-gel gel.. şimdi bu senin adamın bu da benim hadi dövüşsünler.
ufak tokatlar
-abi ya, oyun mu oynuyoz gerçek mi niye vuruyon sürekli*
-oyun oyun*..eğlenmiyon mu.. al sana oyun..*
tüm suçlamaları sonuna dek hak eden, ciddi bir şiddet uygulanmadıkça durulmayan yaşam formlarıdır.
gelin şimdi çocukluğuma inelim:
bundan yaklaşık 10-15 yıl önce. şimdi hatırlamadığım bir komşumuz benimle yaşıt olan çocuğuyla bizim evde misafirdir. çocuk evde kendi halinde fink atmakta, ben de peşinden mal gibi koşturmaktayımdır. bir ara eline geçirdiği bir çay kaşığını katalitik sobasının hava üfleme deliğinden içeri atmayı başarmış ve benim yoğun tepkime maruz kalmıştır.
işte geçen seneye kadar o bir tarafına çay kaşığı sokulmuş katalitik sobasıyla ısınmaktaydım, bu kış doğal gaza geçince biraz sinirim yatıştı.