Uzunca bir süredir ayrı kalmışsanız, kendi evinize yabancılaşırsınız.
Eve dönme sevinci, yerini garip bir şaşkınlığa bırakır.
Komşu evine gelmiş gibi hisseder insan, eşyalar yabancı, kokusu farklı gelir.
Oysa evinizdir!
Ve alışmak için birkaç güne ihtiyacınız vardır.
çoğu zaman istenilen, ama yapılamayan...
yapıldıgında acı veren, suratınıza çarpılan kapıları sessizce açmaya çalışırken kalbinizin de kapılar gibi gıcırdamaya, inlemeye başladıgı...
yüzlerde aynı ifade... mimikler kaybolmuş.
dönende; söylediklerini yapamamanın utancı. ve çaresizliği gözlerinde...
canımı acıtan; döneceğim, kırmızı kuşak baglı gelinlikle çıkacagım bir kapının, sabah beni öperek uyandıracak bir babanın, ve kardeşimle paylaşabileceğim bir odanın olmaması...
17.00da otobüsüme bindikten yaklaşık 14 saat sonra yapacağım eylem. Öyle alıştım ki tatil için geldiğim bu küçük ilçeye, muhtemelen son saatlerimi ziyan etmemek için çok çok erken saatte (04.14) uyandım kendi kendime. Bedenen eve döneceğim belki ama ruhen dönebilecek miyim merak ediyorum.
Anneannemle sabah erkenden hazırlamaya giriştiğimiz van kahvaltısı, aile bireylerinin bir arada bulunduğu kalabalık yer sofraları, kavak ağaçları, Van gölü, inci kefali, balık bendi, Erciş ilçesi, ilçe kütüphanesi, tertemiz hava, kalbi güzel insanlar, tatlı tatlı bakışlar atıp da tanışmaya çekinen küçük çocuklar ve daha niceleri ile...
bazen zorunlu, bazense hevesle gerçekleşen durumdur. böyle durumlarda şu fark edilir ki, çoğu zaman sizin yokluğunuzda hiçbir şeyin değişmemiş olduğunu görürsünüz. bu bir yandan iyi bir yandan da içinizi bunaltan sıkıcı bir kısır döngüdür. geriye, eve dönmeye değmişmiş midir? tam olarak cevap verilmesi güçtür. eski günleri hatırlarsınız, artık geride kalanlar. senelerdir tanıdığınız aynı duvarlar, bu kez bambaşka bir suskunluğu çığırtır içinizden. eve mi yoksa bir hikayenin sonuna mı dönülmüşdür, belli olmaz.