haber veremeyeceğin, telefon vs. de edemeyeceğin tuhaf bir durumdaysan bir lafım yok, istisna kapsamına girer ama sürpriz yapmaksa amacın veya gerek görmemekse aramaya samimiyetten, aslında sadece düşüncesizlik etmiş oluyorsun.
çünkü içinde yaşamadığın bir evde o anda ne olup bitiyor asla bilemezsin... istediğin kadar yakın akraba/arkadaş ol, bilemezsin.
bir de bunların, çat kapı yapmasa da kendini zorla davet ettiren versiyonları var. yine davetsiz sayılır. 5dk.lık mesafeden arar "şurdayız da, geçiyorduk da, napıyorsun(uz)" vs. derler. çağırmasan olmaz.
telefon kullanmayı bıraktığında başına gelen şeylerden yalnızca biri. sanırım telefonu bırakmak pek de iyi bir fikir olmadı. önceden en azından uzaktan iletişim vardı. şimdi eve ansızın birileri geliyor. insanlardan kaçmak için başka bir çözüm bulmam gerek.
madem iletişim kuracağız, mektuplaşalım, en azından kağıtlarla muhattap olurum ama kimse mektuplaşmayacak biliyorum. neyse.
evde dal taşak otururken zilin çaldığını duyarsınız, osuruğunuz düğümlenir o anda, anne kapı diye bağırırsınız, bulaşık yıkıyordur, hay amına koyum diye diye sidik zoruyla pantolonu giyip kapıyı açarsınız ve;
-abi sen miydin yaa?
Haber verilmeden gelindiği için sıcağın bağrında dal-taşak yakalanma ihtimalin yüksektir. Ayrıca bütün rahatın bozulduğu için içten bir giydirme eğilimi devam eder misafirlire karşı. Çok gereksiz bir ziyarettir. insan niye haber vermezki
evin dağınıklığı üzerine geldiklerinde beyinde kaos yaratan durumdur. binlerce şey geçer aklınızdan.
-amk rezil olduk!
-offf şuraya bak bir sürü saç kılı burda durayım bari belki görmezler!
-hasss.. ulan iç çamaşırım koltuğun üstünde!
-sifonu da çekmeyi unuttum!
-ulan ne ikram edicem ben bunlara!...
üstünüzde hiç bir şey yoktur, altında da looney tunes underwear'dan tweety'li yada tazmanya canavarlı bir slip boxer vardır. kapı çalar, içkillenirsin "lan bu kim? kapıcıdır, koy kötüne" deyip rahatını bozmazsın. ve içeri giren misafirlerle göz göze gelirsiniz. soğuk terler boşanır vücudun mutevellit yerlerinden. başınızdan adeta kaynar sular dökülür. sonra arkanızı dönüp hızlı bir biçimde odanıza kaçarsınız.
misafirler gidene kadar çıkmazsınız odanızdan, gittiklerinde ise anne babaya sıkı bir fırça çekilir.
en rahat halinle yayılmış keyif yaparken birdenbire kapının çalması ve işte o an hayatının en zor dakikalarının başlamasıdır. genelde kişi don-atlet diye tabir edilecek bir şekildedir. bir an önce üstünü giymeye çalışır bir yandan da aklına gelen her türlü küfürü saydırır. tüm bu süre içinde kapının hiç durmadan ısrarla çalınması da ayrı deli eder adamı. lan git işte ya evde yokuz ya da açmak istemiyoruz.
en rahatsız durumlardan biridir. siz televizyonun karşısında evde kimsede yok, en güzel koltuğa yaya yaya uzanayım da rahatlığın doruklarında kayak yapayım diye düşünürken birdenbire hayallerinizin suya düşmesine neden olan olaydır.
elinizi ayağınızı telaşa düşüren durumdur. oturma odasında kanepeye uzanmışsınızdır. yaz sıcağının verdiği hararetle üstünüzde tişört yoktur. ve kapı çalar hoşgelmişsiniz efendim diye bir kelime grubu duyarsınız sıçtığınız an gelmiştir işte. ne yapacağınızı bilemezsiniz vücudumu sergilesem mi? yoksa balkondan mutfak penceresine atlayıp ordanda odaya koşsam farkederler mi lan acaba diye düşünürsünüz. ama çözüm kolaydır. balkona çıkıp misafirlerin odaya geçmesini beklersiniz tam bir pusu anıdır bitmek bilmez. sora anne diye anırıp bir tişört istersiniz. ama yine de ömrünüzden ömür gitmiştir.
bir de bu habersiz-davetsiz misafir akşam 8 den sonra geliyorsa, tüm günün yorgunluğu yetmiyormuş gibi bir de onlara hizmet edilmesi * gereken bir durumdur. gitselerde uyusak dedirttir.
O gece ile ilgili kurduğun bütün hayallerin bir anda bir kapı ziliyle yıkılmasıdır. Kapı zili çalar ve içini bir anda bir korku salar ama köşelerde bir yerlerde vardır umudun gelenin misafir olmadığını umarsın. Ama gelen gerçekten misafirse işte o zaman biran önce gitmeleri için dua eder, kötü şeyler ikram etmek gibi faaliyetlerle evden çıkarabilmek için yollar düşünürsün. Berbat bir durumdur.
ne iyi ettiniz de geldiniz, siz hep böyle haber vermeden geliyorsunuz ya nasıl seviniyoruz diyerek iki yüzlülüğün doruğuna çıkmasına sebebiyet veren eylemdir.
misafirin kim olduğu önemlidir bu durumda samimi aile dostu biri ise okadar sorun çıkmaz çünkü rahat olunur fakat tahmin edilmeyen birileri gelirse onu topla bunu yıka tarzında stres oluşturacak durumlar söz konusu olabilir.