Kiminin sonu malesef çok hazin oluyor.
"Kız babası olmayı çok isterdim" diyen erkekler, "ayyy inşallah bir kızımız olur yaa" diyen çiftler.. gerçekten kızınız olduğunda onu sevin ama sevginizin esiri etmeyin, aşırı koruyucu davranıp boğmayın. Yaşamasına müsade edin. Edin ki hayatı dışarıda ararken sizden uzaklaşmasın. Uzaklaşayım derken kaçmasın. Kaçıp da itin köpegin oyuncaği olmasın.
Koruyacağım derken evladınızı kendinizden soğutmayın.
kardeşim de bu gruba dahil . bi iki saatliğine kaçıp gidiyo . başına bi iş gelicek bakalım bigün hayırlısı .la bari kaçıyon gelme amına koyim bi daha bu eve .
ergenlik döneminde gösterilmesi gereken anlayışı ailesinden bulamamış, bundan faydalanacak bir kaç kişi ile tanışmış kızlardır. yazıktır çoğu ya isteyerek yada istemeden küçük yaşta cinsel birliktelik yaşar sonrası malum.
"anam saçımı çekti", "babam ağır söz söyledi", "kardeşim tokat attı", "abim dövdü" diye ottan poktan nedenlerle evi terkeden, karşığında güzel ve rahat bir hayatın onları beklediğini zanneden kızlardır. çoğu işlerini garantiye alıp önceden işi pişirdikleri sevgililerine kaçarlar. çogunun da yaşı küçük ve reşit olmamışlardır. buhranlı aylarını sağsağlim atlatamayıp kendilerini olmadık yerlere vururlar. sonu çoğunlukla pişmanlıkla biter. kendilerine ve hikayelerine kadın programlarında rastlanır.
(bkz: serap ezgu ile biz bize)
yetmisli yillarda, film artisti, fotoroman yildizi olmak icin, seksenli yillarda ise model, manken, popcu olmak icin kacmislardi.
doksanli yillara geldigimizde ise en cok etkilendikleri "televole" kulturunun bir parcasi olmak icin. ikibinli yillarda yani gunumuzde ise genellikle (bkz: tore ve namus cinayetleri)nden kacip canlarini kurtarmak icin kaciyorlar.