atabile miyoruz böyle bir bıtpazarı ruhumuz var. efendim eski gazeteler , okunmamış ve beğenilmemiş kitaplar ve boş ve plastik ve şaşal su şişeler atılabiliyor mu ? 20 yıl önceki çek ,senet hesapları ( hayır hesabımızı bilelim ) yuh attık. bira kutuları, çöp kutuları dırt kutuları pırt kutuları genelde bir umun kutular en atılamayanlar arasinda. kutu kutu içinde el içinde ömrümüz sakli. evin küçük bir odasına tıkış tıkış zula, 'sandık odası' koskoca bir odaya sandık muamelesi. muamelesi etmekle bitse yine iyi madem ki böyle bir döküntü arşvindeyiz. arşivimizin dökümünü bilmek zorundayız. hangi döküntümüz nerede! ne, ne derece döküntü. ne zaman ne işe yarayabilir. işte böyle kimi umursamadığımız döküntüde ömrümüzden birşeyleri götürmekte. sakla samanı çalsın zamanı.*
okumadığımız fakat bir köşedeki başlığından dolayı "bugün işim var yarın okurum" deyip bi köşeye atılmış * gazeteler.
ilk gözlük camlarımız.
takvim yaprakları.
eski ve bozuk kalemler.
eski sevgilinizin her türlü eşyası misal saç teli.
hayatınıza giren, cıkan, belki sizi görse bile hatırlamayacak , sizinde her baktınızda onları hatırlamak istemediğiniz insanlardan kalma absurt materyallerdir bunlar. mesela bir metro bileti fişi , salem sigaranın yanmayan iç yüzü, uçak bileti, alışveriş fişleri, peçete parçaları, kürdan, 1 euro, üzerinde komik resim bulunan çakmak, dar zamanlarda yazılmış notlar, parfüm şişesinin karton kabına yazılmış mektup, gidilen yerlerden alınan kartvizitler.. **
vitrin denilen hede toptan atılması gereken bişi olmasına rağmen hiç atılmaz, ev değiştirldikçe oradan oraya taşınır ,içinde bulunan kadehler, saçma şekillerde biblolar, bir adet sigara paketi zor günler için hep vitrinde saklanır...
ayrıca fiş dolu bi poşet vardır pehey hiç atılmaz, fişler hep oraya konur ,o poşete toplanır mantığı nedir hiç bilemiyorum
lisede içilen biraların kapakları*, derste geçen yazışmaların olduğu küçücük kağıtlar, gayet uzunken sonrasında pişmanlık uyandıran kısacık kestirilmiş saçtan arta kalan, çocukluk oyuncakları, platonik aşkın verdiği çakmak, kolye, içinde tek kalemin olduğu sigara paketi ve 6 - 7 yaşında düşürülen süt dişleri...
her şey için kullanılan, kullanılmaktan rengi solmuş, eğilmiş büğülmüş, ama o haliyle bile kabul görebilen, kendinizi bildiniz bileli evin çeşitli yerlerinde varolan, evin nazar boncuğu, bir özelliği, alameti farikası niteliğindeki tabak, çanak, tencere, kaşık vs.
bir köşede duran ağır nesneler de bu kategoriye girer.
-hacı atalım şu kitaplığı ya
+neden abi?
-hiç bir işe yaramıyor duruyor orda
+ağır şey be abi taşıyamıyacağım şimdi.
bir hafta sonra aynı diyalog tekrarlanır.