özene bezene yetiştirdiğiniz, iki karış uzağınızda olsa bile yürek çarpıntısı hissettiğiniz çocuklarınız artık sizden çok uzaktadır. kimi aile kurmuştur, kimi üniversitede parasız ama "harçlı" eğitimini almaktadır. hatta yılları beraber ufaladığınız eşiniz de artık meçhul alemlerin nüfusuna kayıtlıdır. "torunlarım var bana yeter" dersiniz; fakat onlar beden olarak size yakın olsa bile kafa olarak çok uzaktadırlar. bayramdan bayrama çocukların, torunların seni ziyarete gelir. yılların, ayların biriktirdiği hasret suyunu bir yudumda içerler ve görevlerini yerine getirmenin mutluluğuyla mutlu mesut yanınızdan ayrılırlar. anneyi, babaanneyi ziyaret artık onlar için samimiyetten çıkmış bir görevdir.
oturursun köşene artık kemikleri bile toprak olmuş anneni babanı düşünürsün. yalnızlığın verdiği gerçekle artık onlar da evin içindedir. 70'lik vücudun onların hayali yanında 8 yaşına döner bir anda. hüzünlü bir gülümseme takılır dudağının kenarına. sonra kalkar veciha babaanne yerinden, eline bir sürahi su alır. yalnızlığı damla damla akıtır çiçek köklerine. sonra sürahi biter. hemen karşıdaki diğer vefalı çiçeğe döner: "canım sana da su getireyim mi?"