Şimdi benim için 'tın' olan şeylerdir. Evde yokum cünkü ailemin yanındayım. 2 ay sonra öyle olmayacak biliyorum, gidince gene tın tın... Yalnız kalmak çok kötü bir sey be :/
(bkz: Depersonalizasyon) olduğum zamanlardı cok feci idi.
Edit: Bir aralar ciddi anlamda stres yaşıyordum ve kaygı bozukluğum vardı. Arkadaşlara danışayım dedim: 'gençler ben geceleri yataktan kalkıyorum lavaboya mesela, dügmeye basıyorum ama ışık yanmıyor. Daha dogrusu, düğme düşmüyor. Elim böyle gerçek degil. Ruh gibi, herhangi bir şeyi de hareket ettiremiyorum. Sayısız kere basıyorum, dügmede hareket yok. Her yer karanlık. Çıldıracakmışsın gibi... Bu durumla o kadar cok karsı karsıya kaldım ki, normalmiş gibi kabullendim. 'Ha evet bu ayakta olan ruhum, geri döneyim en iyisi' deyip yatağa geri döndüğümde, bir de bakıyorum ki bedenim ciddi anlamda yatakta. Ben de o kadar zekiyim ki bedenin içine atlıyorum. Normal gibi böyle..' anlattım bunları kankalara. iclerinden biri acayip tırstı, biri de : 'kanka sen depersonalizasyon olmuşsun sanırım. Bir psikiyatriste görün ya da psikoterapiste...' . dedim haklı galiba. Ama psikiyatriste gitsem antidepresan mağduru edecek, psikoterapiste gitsem aşamaları ve o bir sürü saçma sapan izlenmesi gereken yolları zaten biliyorum, bilindik şeyleri, bana dayatacak. inadına uygulamarı yapmayacağım. Velhasıl, bu zaman zaman herkesin başına gelebilir. Depersonalizasyonumu seversem ve onu oldugu gibi kabul edersem belki yakamı bırakır. Bu olaylar silsilesi tekrarlandıkca. Tabi sadece ısıgı acamamakla kalmadı, ruh ve beden farklı sekillerde de catıştı. 5 dakika sonra kalkıyorum, 'yalnızlıgın gözü kör olsun' deyip. Joan baez'den no woman no cry, everything's gonna be allright şarkısını acıp öyle devam ettim uykuya. Aldırmadım. Ve yasadığım kaygı ve stres ortadan kalkınca bu yaşadıklarım da bitti. Bilinçaltının savunma mekanizmasından başka bir sey degil. Her şeyin mantıklı bir açıklaması var. Bilinçaltınız size zaman zaman oyunlar oynar, ama bu da bizim yararımıza... ilerde birikip sizi düpedüz akıl hastası yapmasın diye ruhunuzu, benliginizi koruma çabasından baska bir sey degil.
Ben küçüktüm sanıyorum hayal meyal hatırlıyorum zira , bir gece herkes uyurken banyo içinde duran cam kavanoz gibi bir şey vardı ( içine sabun falan konurdu hatta ) yerde kendi kendine dururken bildiğin çaat diye kırılmıştı( çatlama sesi olsa anlarım da bildiğiniz kaldırılıp yere atılmış gibi ses geldi yani ) neyse bütün ev halkı onun sesine uyandık nooluyo diye, herkes birbirine tedirgin gözlerle baktıktan sonra geri yatıştık yataklara mecbur , bir daha da olay hiç konuşulmadı evde.
evde tek başıma mutfakta oturuyorum. birden kettle çalışmaya başladı. kalktım kapattım tabii. dımdım dımdım. başka bir sefer de arkadaşın evinde gece birden bire süpürge çalışmaya başladı 2-3 sularında. altıma sıçmıştım. ve neredeyse istisnasız, evime giderken yoldaki bir sokak lambası tam ben yanından geçerken pat diye sönüyor değişik saatlerde de olsa. ama artık alıştım. sanırım elektrik/güç fazlalığı var bende. the force is strong with me.
bir gece ağabeyimin evinde kaldım. Gece ben yan odada mışıl mışıl yatıyorken onların kapısına iki kere tıklatılmış. Sabah ağabeyim sen mi yaptın diye boğazıma sarıldı ama acı gerçek şu ki ben yapmamıştım.
Bir keresinde annem anlatmıştı. O zamanlar daha çocukmuşuz. Annem bizi uyuttuktan sonra yatmaya gidiyor, tam yatağa girdiği vakit çekmece açılma sesi duyuyor. Çekmece de çekmece hani, o büyük ahşap ranzaların altında olur iki adet dana gibi, bilenler bilir. neyse kadın odaya bir giriyor, iki çekmece de milimetrik hatasız aynı oran orantıda açılmış vaziyette.
Eve ilk tasindigim zamanlardi. Duvardan gece gunduz hep sesler gelirdi biseyler ciziyo yada tikirti gibi. Lan noluyo demeye kalmadan kesilirdi. Yine bu sesler gelmeye basladi sikerim yapacaginiz isi diyip duvara bi koydum yumrugu. Meger amk orasi eskiden yan odaya acilan kapiymis o kapiyi iptal edip kartonpiyerden orayi duvar gibi örmüşler, ne bilirdim amk.
Benim vurmamla yumrugumun iceri girmesi bir oldu tabi. Öyle işte.