insanların daha korkunç yaratıklar olduğunu hatırlamaktır. o halde hiçbir yalnızlık kötü insanlarla birlikte olmak kadar korkunç değildir. fikren, kalben ya da bedenen.
Aslında korkacağınız bir şey yoktur, yalnızlığın verdiği, gereksiz bir korkudur bu korku. "şöyle evde biraz ses ve hareketlilik olsa iyi olur" durumudur, televizyon sesi, o yalnızlığın kasvetini geçici de olsa giderebilir.
gece yatarken odadaki eşyaların insan şekline benzemediğine emin olun.
şöyle ki sandalyeye elbise filan koyarsanız gece uyandığınızda sandalyede biri oturuyor sanabilirsiniz, özellikle ayaklı askılıklar tam beladır ayakta dikilen adam silüetine çok benzer. kendi askılığım yüzünden kaç defa geceleri yerimden fırlayarak uyanmışımdır.
derhal televizyonda ya da radyoda bir canlı yayın bulmak, cihazın sesini sonuna kadar açmak.
güzergah üzerindeki bütün ampulleri açık bırakmak. tuvalete ya da mutfağa koşturmak yerine daha akıllıca.
hava şartları el veriyorsa pencereyi açmak, yoldan geçen birisinin sesi bile rahatlatmaya yeter.
not: oğlum siz manyak mısınız? ben bu yazdıklarımı lise zamanlarımda yapıyordum. insan kendi evinde neden korksun. can tehdidi gibi bir durum ortada yoksa. merak etmeyin 3 harfliler evde yalnız duranlara sarmıyor, istese de saramaz. siz gerekli ritüelleri uygulayıp onların dikkatini çekmediğiniz sürece. (odanın ortasına işemek, ne olduğu belirsiz karanlık ilim kitaplarını okumak gibi)
bütün odaların ışıklarını açık bırakmak, televizyonu açık bırakmak, moda bağlı olarak ya bütün odaların kapılarını kapatmak yada hepsini açık bırakmak. çocukken yaşanan yalnızlık deneyimlerinde bütün odaların ışığı açık olunca çok dikkat çekeceği düşünülerek salonun ışığı açık bırakılıp televizyon karşısında uykuya dalınmıştır.