evde yalnız kalmak

entry222 galeri2 video1 ses1
    51.
  1. ben her zaman yanlız kalıyorum.
    Yalnızlığım benim çoğul türkülerim.
    Yalnızlığım benim sidikli kontesim.
    Yalnızlığım benim süpürge saçlım.
    0 ...
  2. 52.
  3. can sıkıntısıdır. hele de yeni bir şehirse daha da artar bu sıkıntı. uyumak istersin bir günü daha bitirmek istersin belki yarın bugünden daha farklı en azından daha az sıkıntılı bir gün umuduyla... yemek konusu bir diğer problemdir. cipsler kolalar kuruyemişler evin her yerindedir. arada makarna yaparsın elbet. televizyondaki iyi uykular çocuklar adeta sana söylenmiştir. zordur usta zor. sürekli birini aramak konuşmak istersin sesimi duyan var mı sorusunun manasıdır aslında bu...sözün özü yalnızlık pusuda bekler çıktığında artık çok geçtir...
    0 ...
  4. 53.
  5. 54.
  6. kişideki psikolojik durum, o anki yalnızlığı tanımlar. bazen sıkıcıdır bazen çok hoştur.
    0 ...
  7. 55.
  8. eskden nadiren yaşadığım ve korkaklık sergilediğim durumdur, lakin artık hiç korkmuyorum çünkü yalnız yaşıyorum.
    çıkarılan sonuç: korkularının üzerine git.
    0 ...
  9. 56.
  10. Özgürlük ve zahmetleri anlaşılası durumlardan biri
    0 ...
  11. 57.
  12. henüz 2 günlük olsa da yalnızım şimdi...finaller bitip tatil geldiğinde ev arkadaşlarım gibi herkes oh çekip memleketine gidiyor. ben yine evimdeyim. içerlendiğimin farkına varmış olsalar gerek ki bu sabah abim ve eşi sürpriz yapıp yanıma geldiler. fakat az önce geri döndüler. gelmelerine sevindim ama şimdi daha yalnız hissediyorum kendimi. ev sanki daha bir sessizleşti. bir korku sardı içimi. mutfağın banyonun diğer odaların kapıları kilitledim oturuyorum bilgisayar başında. saat ilerlese de uyusam yarına alışsam yine.
    2 ...
  13. 58.
  14. kısa süreliğine güzel ancak zaman uzadıkça insanı farklı bir psikolojiye sokan eylemdir.
    8 ...
  15. 59.
  16. yanlızlığı sevmeyenler için sıkıcı bir durumdur. bazıları için ise çok eğlencelidir. (bkz: ergen)
    0 ...
  17. 60.
  18. çocuk'ken en çok tırstığım olay yalnız kalmak'tı. çocuk'ken demeyelim aslında, belkide halen tırsıyorum. üniversite'de başıma gelen olay aklımı alıyordu nitekim...

    hereke'de 3 arkadaşla beraber uzun süre ev aradık, hereke'yi bilmeyenler ne demek istediğimi anlamayabilirler... hereke iki sokaktan oluşan bir semt'ti biz gittiğimizde, sonra mahalle yaptılar . ev yokluğundan aylığı 800 liraya, 160 m2 ev tutmak zorunda kaldık... ailelerimiz o sıralar evi yenileme şenlikleri içerisinde olduklarından, bir sürü eşya götürüp tıka-basa doldurduk evi... gelen arkadaşlar o kadar çok eşyayı görünce ailemizle kaldığımızı düşünüyordu ya da görgüsüz olduğumuzu... oturduğumuz apartman yeni yapılmıştı ve evde zıpladığınızda yer sallanıyordu. yan komşunuz evde birşey düşürse, sizin evde düşmüş gibi sesler geliyordu içeriki odalardan... yan daire'de kapı gıcırdasa bile ödümüzü elimize veriyordu gelen sesler...

    her neyse sadede geleyim. beraber kaldığım arkadaşlar kardeşti ve bir yakınları rahatsızlanınca istanbul'a dönmeleri gerekti... bende o an bir salaklığa düşüp "tamam siz gidin, ben kalırım tek başıma" dedim *... onlar gittiğinde saat 18.30 falandı. onları tren istasyonun'dan yolcu ettim, eve döndüm... mutfakta yemek yerken yine durduk yere sesler gelmeye başladı, tırsıyordum ama kendime bile belli etmiyordum tırstığımı... bu sesler dur-durak bilmeyince olağanüstü hal ilan ettim evde... tv, bilgisayar ve ufo'yu evdeki en küçük odaya taşıdım. amacım en küçük odaya sığınıp herşeye hakim olmaktı... tv'yi son ses açtım başka ses duymamak için. bilgisayarıda aldım, hatta eski sevgilime mesaj'da attım hiç değilse kafam dağılsın diye... saat 21 olmuştu, anasını sattığımın saati geçmiyordu... akrep'le, yelkovan gayet mutluydu bulundukları konumda... hiç izlemediğim dizileri açıp zorla gülmeye çalıştım, olmayınca bir filme rast geldim show'da... biraz izleyeyim dedim, filmde bir hatun var taş gibi ama o da korku filmi çıktı anasını satayım... film gayet güzel giderken, birden ölüler falan dirildi. kumandayı nasıl aldım, kanalı nasıl değiştirdim meçhul... o an hafızamdan silinmiş...

    hepden uçmuştu kafam, susuzluktan ölüyordum ama mutfağa girecek cesaretim yoktu... bir cesaretle koşa koşa mutfağa gittim, 19 litrelik su damacanasını ve bir bardağı kapıp geriye koştum... lan insan koştukça daha çok heyecan yapıyor, arkasından biri geliyor gibi hissediyor... suyu az az içiyorumki tuvaletim gelmesin birdaha çıkmayayım odadan ama 2 yudum su içtim tuvalet ihtiyacım belirdi birden... prostat olmayayım diye tuvalete gitmek zorundayım... aslında tuvalet odanın 1 metre çaprazında ama gitsem bir dert, gitmesem başka dert... tuvalete ağır adımlarla gittim, içeri girdim ama kapıyı kapatmıyorum, hatta kapıyıda bir elimle tutuyorumki kendi kendine kapanmasın... gıcırdar mıcırdar, zaten yarım aklım kalmış o da gitmesin*... ben tuvaletim biran önce bitsede gitsem diye bakıyorum ama kendi işeme rekorumu kırıyorum o anda... neyse tuvaletten çıkıp oda'ya kaçıyorum tekrar... artık saat 11 olmuş neyse diyorum gece bitmeye başladı... bilgisayar,tv,telefon üçgenin'de saati epey geçiriyorum... yemekteyiz başlıyor onu bile izliyorum anasını satıyım... amacım televizyonu izleyip, uykumu getirmek ama banamısın demiyor... o aralar karamel diye bir dizi vardı yine show'da onu bile izliyorum... ahu türkpençe'yi ilk defa o dizide tanıyorum, o günden beri hayranım kendisine; biraz mal bakıyor ama olsun gideri var hani...

    neyse, sabaha karşı 3 falan olmuş artık kalkıp bilgisayarı, tv'yi kapatıyorum, ufo'cuğumu alıp yatağıma yanaştırıyorum, ışığı'da kapatıyorum... sonra yatıyorum içimde acayip bir hareketlenme var, zihnimi temizlemeye, hiçbirşey düşünmemeye çalışıyorum... sanırım uykusuzluktan bayılmışım * uyuduktan bir süre sonra uyandım tv ve ışık açık... kafam'dan saniye'de milyon tane şey geçiyor... en kral işlemcinin rekorunu egale ediyorum... tv ve ışığı kapattığıma adım gibi eminim ama ikisi'de açık... kafayı tırlatıcam, hangisi hayal karar veremiyorum... az önce tv ve ışığı kapatmam hayalmiydi... yoksa şimdimi hayal görüyorum... hayal olsa bilgisayar'da açık olurdu, hepsini aynı anda kapattım... bildiğim tüm duaları ede ede tekrar kapatıyorum herşeyi tekrar yatıyorum çim battaniyemi kafama çekerek...

    bir süre sonra bir daha uyanıyorum gözlerimi falan oğuşturuyorum ellerimi gözlerimden indirdiğim anda elim, ayağım boşalıyor, hiç bir yerim tutmuyor, ağzımdan çıkan şey aynen şöyle "ananı sikiyim" *
    her yer karanlık ama sol arka tarafımdan bir ışık geliyor, dönüp bakamıyorum bile tutmuyor hiçbiryerim korku'dan... ağır ağır sola doğru çeviriyorum kafamı o anki korkumu hayatım boyunca yaşamadım, anlatılamaz birşey... göreceğim şeyi tasvir etmeye çalışıyorum kafamı çevirirken... ne olur öyle birşey olmasın diye dua ediyorum... odanın kapısının camın'dan ışık geldiğini görüyorum, daha önce dediğim gibi tuvalet ve bulunduğum oda birbirine çapraz konumda ve aralarında 1 metre var... meğerse karşı komşu tuvalete kalkmış, kendi tuvaleti'nin ışığını yakınca bizim tuvalet camın'dan içeri yansımış ışık...*
    o an vücudum'dan kalkan yükün tasviri yok, komşuya ettiğim küfürler ansiklobedilere sığmaz... saate bakıyorum 6 olmuş... hemen kalkıp valizimi hazırlıyorum 6.45 trenine yetişebilmek için... valizimi alıp kaçıyorum evden daha hava aydınlanmamış bile... istasyona gidip uykusuzluktan pörtlemiş gözlerle bir haydarpaşa bileti istiyorum biletçi'den... "öğrenci mi, tam mı?" diyor bilet'çi... tam ver diyorum, şimdi öğrenci desek kimlik isteyecek yavşak iki kuruş indirim için uğraşmayalım... alıyorum biletimi ve atlıyorum trene herkesin kafasında sarı baret var, gemi işçileri işlerine gidiyor sabahın köründe... bir baretsiz ben varım... elimde valiz, uykusuzluktan göz altlarım mor... herkes bana bakıyor... sanki normal giyinenler onlar anasını satayım...

    istanbul'a indiğimde daha da rahatlıyorum, haydarpaşa'nın önünde eğilip taşı öpesim geliyor... ama dudaklarımda uçuk var acır... atlıyorum vapura ver elini eminönü, sonra ver elini 44b, sonra ver elini evim...

    sonraları çok fazla yalnız başıma kalarak bu korkumu yeniyorum... üniversite'de ev tutmak çok şey katıyor insana*...

    (bkz: bu filmde anlatılan öykü gerçek hayattan alınmadır)
    1 ...
  19. 61.
  20. 62.
  21. uzun süreli bir durumda ailenin kıymetini anlamak için birebirdir.
    0 ...
  22. 63.
  23. her daim içinde bulunduğum durum. bu yüzden şizofrenik belirtiler var bende. derhal bir ev arkadaşı bulmalıyım.
    1 ...
  24. 64.
  25. kıymetlidir. hele de evdeki insanlardan huzursuzsan; o yalnız kaldığın anlarda ne yapacağını şaşırırsın huzurdan...
    0 ...
  26. 65.
  27. kıymetlidir. hele de evdeki insanlardan huzursuzsan; o yalnız kaldığın anlarda ne yapacağını şaşırırsın huzurdan...
    0 ...
  28. 66.
  29. hayatın en güzel anlarından biridir. özgür, rahat ve huzur dolu bir insan başka ne istiyebilir ki ? tabi sıkıcı olup olmaması kişiden kişiye değişebilir istisnalar olabilir.
    0 ...
  30. 67.
  31. başlarda çekici gözükse de zombi hayatı yaşamaya başladığınız an işin renginin değiştiği olaydır.
    1 ...
  32. 68.
  33. 69.
  34. önceleri güzel gelir, sessizlik, sakinlik, huzurludur sonrası sıkılırsın evin temizlenmesi gerekir yemek yemeğe ihtiyaç duyarsın çamaşırlar, bulaşıklar zorlu günler.
    2 ...
  35. 70.
  36. kısa zamanlı ailesi ya da arkadaşı biryere gidince pek sorun olmasa gerek hatta bazen dört gözle beklenir. iş uzun vadeli yalnız kalmaya gelince zordur. her yiğidin harcı değildir.gidenler çabuk özlenir bununla birlikte gelenler için her zaman kapı açık kalır.
    0 ...
  37. 71.
  38. özlediğim eylemdir( yurtta kaldığım hesaba katılırsa).
    0 ...
  39. 72.
  40. 73.
  41. 9 günlüğüne sahip olduğum keyiftir. daha ilk günden muhteşem hoşuma gitti o kadar ki bu anlatım bozukluğunu bile görmezden gelebiliyorum. 3 oda bir salon ooh at koştur lan. hem de öğrenci evi istediğin kadar dağıt. kahvaltıyı fethi paşa korusu'nda yapmak öğleyin çıkıp beşiktaş'a gitmek gece de çengelköy çınaraltı aile çay bahçesi'nde nargile içmek. 1 hafta yaşamak budur lan.
    0 ...
  42. 74.
  43. huzurdur. bütün o kafa ütüleyen bozuk plaklar uzakta dışarıda biyerde konuşmaya devam ederken kafa dinlemektir.
    0 ...
  44. 75.
  45. ayda birkaç gün iyi gelir. en güzel yanı ise donla gezmektir..
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük