tek başınayken sürekli bi yerlerden tıkırtıların geldiğini işitmek.
yanınızda kimse yokken, saat biraz geçmişse, binaların ışıkları yavaş yavaş sönmeye başlamışsa ve içinize bir ürperti girmişse nedensiz ve üstüne birde tıkırtılar duymaya başlamışsanız vay halinize. hemen telefonunuzu ve evde kesici ne varsa yanınıza alırsınız bir nebze rahatlayabilmek için.
evet böyle bir olay vardır. evde özellikle de yalnızken sanki tüm eşyalar dile gelir.. 'çaat' 'çturuerr' şeklinde ses çıkarır. evde tek başınızasınızdır, gecedir ve aileniz kim bilir ne zaman dönecektir. hırsızdan korkmasanız cinden, periden, hayaletten korkarsınız. hatta elinize bir bıçak alıp türlü senaryoyla evi dolaşır, hayali katil-sapık-tecavüzcü-hırsızı arar, kendi kendinize atraksiyon ve adrenalin kaynağı yaparsınız. sonunda da bir b.k bulamadan 'ohh bee!' diyerek odanıza geri dönersiniz. odaya geri döndükten bir kaç dakika sonra bir çıtırtı daha gelir ve bu sefer kendi kendize telkin ve cesaret turları başlar.. 'yok yahu, eşyalar falan genleşiyor herhalde. ısınmıştı tabi televizyon, kapatınca soğuğuyunca.. tabi tabi, ordan geldi ses kesin' gibi açıklamalar(!) yaparsınız. işin aslı ev yaşamaktadır lakin siz tek başınıza değilken o gürültüde bunun farkına varmamaktasınızdır..
tek başınayken çıtırtı duymak korkutucu ve kötü şeydir sevgili okuyucu. gecenin bir yarısı gerzek gibi sevgilityi aramanıza bile neden olabilir! hayır sanki adam napıcaksa sanki o saatte çıkıp gelecek! korkutucudur lakin yine de komiktir. *
nedense o sesler hep geceleyin duyulur. sanki diğerlerinin gitmesini bekliyordur o ürkütücü seslerin sahibi. diğerleri kapıdan çıkar çıkmaz hemen başlarlar curcunaya. kapı arkaları, yatak altları yoklanır ama yoktur işte kimse. lanetler okunur hayata, dualar dillendirilir yaradana, yine de hiçbiri işe yaramaz. tek çare uyumaktır, nereden geldiği bilinmeyen seslerin insanın kulağın fısıldadığı korkunç ninniler eşliğinde.
sabaha kadar, faltaşı gibi gözlerle oturmaya sebep olur. elinize ne geçerse, kafaya indirmek için bütün evi dolaşmaktan ve uykusuzluktan aptallaşmış bakışlarla, yine koskoca evi didik didik ararsınız. perde arkalarına kadar bakılır. biber gazını yatağın yanından eksik etmemeye başlarsınız. minicik sandalye arkasına bile, koskoca bir herif sığacakmış gibi gelir size. o derece, derin bir araştırma ve inceleme yapılır.
obesesyon, paranoya ya da halusinasyondan biri veya birkaçının varlığından kaynaklanıyorsa zihinsel; yokluğundan kaynaklanıyorsa bedensel sağlığınızdan endişelenmenizi gerektirecek algı.
"kedidir, kedi"nin, kedilerdir kedilere dönüşmesiyle tıkırtı ciyaklama, tıslama ve mutfakta bardak şıngırtısına dönüşebilir.
anlamadığım şey, bir kedi nasıl olur da, pencereyi açar ve içeriye misafir alır. sonra o misafir olan kediye saldırmaya kalkar... doğru dürüst ağırla dimi... **
evde yalnızken tıkırtı duymam; 31 çekmemin yarıda kesilmesine yol açıyo, acayip acı bir durum amk, bazen tam etrafa bakarken halıya boşalmama da sebep olduğu görülmüştür.
