vizeler bitti ahali gitti ben gitmedim kafa dinlerim dedim ve 4 gündür tekim. şimdi artık kendi kendime konuşmalara başladım ve muhabbetimi sevmeye başladım. çok ilginç.
En sevdiğim zamanlardır. Kimsecikler evde yokkene, her yerin altını üstüne getrip, annemin en gizli eşyalarına ulaşmak en keyifli yanlarından birisi olsa gerek.
sesli müzik açıp akmak demektir, istediğin gibi oturmak demektir. Çok huzurludur taki annen eve gelene kadar. Annenin eve gelişiyle bu ev ne lan der başlar konuşmaya...
Gece de evde tek uyuyulacaksa elektrikler gitmesindir. Her ihtimale karsi telefonun flas isigi tetikte bekletilmelidir, ozellikle de tuvalete giderken.
bir süre sonra sıkar. sıkar derken yalnız kalmak değil yalnız kalınca yapılan o arkadaşları toplama geyikleri falan. esas olan içimizde ki yalnızlıkla oyun hamuru yapabilmektir. *
koşa koşa markete gidilip abur cubur alındığı, öncelerden yüz bin kez izlenmiş bir film ve ya rastgele bir how ı met your mother sezonu bitirilerek geçen prenses günlerdendir. prenses günler.
süre uzadığında dünyanın en sıkıcı şeyi haline dönüşür, hele ki internet yoksa, konuşacak veya arayan soran yoksa, kitap yoksa, bide kişinin morali bozuksa...
Güzel bir duygudur, yıllardan beri içinde bulunduğum durumdur.
Özgürsündür, karışan eden olmaz, kendine ait bir düzenin vardır.
(bkz: yalnızlığa methiyeler düzmek)
tam 10 gün tattığım duygu. ilk 3 gün mükemmel,herşey harika. istediğin saatte geliyorsun,evin içinde istediğini yapıyorsun,karışan yok hesap soran yok. oh rahat. ama 4. gün de yemek yok hergün dışarıdan yemek artık bunaltmıştır ' sıkıldım ben ya' moduna giriyorsun. Çoğu zarar azı kar misali.
gibisi yoktur. insan yalnızlıktan her ne kadar sıkılsa da arada bir yalnız kalmak insanın kafasını dinlemesi, kendini sorgulaması adına bir fırsattır. yalnız kalınca çoğu şeyin farkına varıyor. en başta da yalnız yaşamanın gerçekten zor olduğunun.