özellikle universite hayatında ara tatil gelince ev arkadaşının memleketine gitmesi ve senin de evde tek başına kalıp tatil sonrasın da kı sınavlara çalışmaktır,çekilmez bir durumdur anlatılmaz yaşanır.
Bira Fm açılır ve frekans 100'e getirilir. istenilen tür gelene kadar radyonun sağ altındaki yeşil butona basılır. Ardından sosyal ağlar birer birer açılır. ekstradan kahve ve sigara da olabilir.
bazen ihtiyaç duyulan bir o kadar da kafa dinlendirici eylem.
ama en kötü tarafı da yemeği kendin hazırlamak zorunda kalırsın.
anne dışarı çıkmadan yemeğini de yaparsa allaaahh bak ozaman tadından yenmez işte.
gibisi yoktur. insan yalnızlıktan her ne kadar sıkılsa da arada bir yalnız kalmak insanın kafasını dinlemesi, kendini sorgulaması adına bir fırsattır. yalnız kalınca çoğu şeyin farkına varıyor. en başta da yalnız yaşamanın gerçekten zor olduğunun.
tam 10 gün tattığım duygu. ilk 3 gün mükemmel,herşey harika. istediğin saatte geliyorsun,evin içinde istediğini yapıyorsun,karışan yok hesap soran yok. oh rahat. ama 4. gün de yemek yok hergün dışarıdan yemek artık bunaltmıştır ' sıkıldım ben ya' moduna giriyorsun. Çoğu zarar azı kar misali.
Güzel bir duygudur, yıllardan beri içinde bulunduğum durumdur.
Özgürsündür, karışan eden olmaz, kendine ait bir düzenin vardır.
(bkz: yalnızlığa methiyeler düzmek)
süre uzadığında dünyanın en sıkıcı şeyi haline dönüşür, hele ki internet yoksa, konuşacak veya arayan soran yoksa, kitap yoksa, bide kişinin morali bozuksa...
koşa koşa markete gidilip abur cubur alındığı, öncelerden yüz bin kez izlenmiş bir film ve ya rastgele bir how ı met your mother sezonu bitirilerek geçen prenses günlerdendir. prenses günler.