Hiçbir zaman alışmamanız gereken durum. Çözüm bulmak şart. Mesela eşimin annesi sinir hastası. Alt katımızda yaşıyorlardı. Abartmıyorum her akşam apartmanı ayağa kaldırır , eşyaları parçalar , kollarını falan keserdi. Utanmadan da " torun yapın bana seveyim" derdi manyak. Gezerken , içerken süperdi eve gelince herkesin huzurunu kaçırmak için uğraşıyordu .
Kimse psikolojisi bozuk insanlarla bir arada yaşamak zorunda değil. Asla değil. Gitsin tedavisini olsun kim hastaysa. Ikna olmuyorsa yalnız bırakın ya da çok hastaysa devletten yardım alın. Ha bazı piçler var onlarda senelerce esrar , hap ne varsa kullanıp kafayı kırıyorlar. Çeyrek beyinli oluyorlar. Içerken seni beni de dinlemiyorlar. Sonra da insanlar sinirlerini çekecekmiş. Bak sen ! Ötede ölsünler!
pek çok insan için güzel sayılabilecek bir binada oturuyoruz. Fakat apartmanda kimsenin evinde huzur yok gibi. geceleri üst komşumuzun evindeki bağırışmalar nedeniyle uyuyamadığım oluyor. yandakiler hakeza. binadan çıkarken önünden geçtiğim evde sürekli kavga dolayısıyla gürültü patırtı... biz sadece üç kişi olduğumuz için birbirimizle anlaşabiliyoruz, sorun yok.
halbuki yeni evlenen çiftler koşa koşa ev, araba derdine düşüyor. sanki ev almayanı adamdan saymıyorlarmış gibi. bahsettiğim dairelerde oturan herkes ev sahibi, garajda son model arabaları bekleyen insanlar. ev, araba sahibi olmak mutluluk vermiyor.
yediğimiz önümüzde, yemediğimiz arkamızda. evet hayatımızda belki yolunda olmayan pek çok şey var fakat bunlar mutlu olmamamızı, birbirimize öküz gibi davranmamızı gerektirecek türden şeyler değil.
ne demiş şair:
"her sabah soframızda ekmeğimizi
sen bölsen yeter"