bahsi geçen evcil hayvan(lar) balık(lar)sa kaçınılmaz sondur. o kadar balığım oldu ve o kadar iyi baktım hepsine, yine kaybettim. alarm kurup veriyordum yemlerini tam vaktinde olsun diye, o derece. ama bir şekilde dayanıksızlaşıyor.
insanı hüzünlere gark eden olaydır aynı zamanda, o da ailenin bir ferdi oluyor neticede. ayrıca, sadece kendi evcil hayvanının kaybından değil, herhangi bir hayvan ölümünden de çok etkilenen bir insansanız vay halinize.
eğer çok bağlanmışsanız adeta evlat acısı gibi oturabilecek bir durum özellikle de yıllarca beslemişseniz, size insan görünen hayvanlardan daha iyi insanlık, dostluk yapmışsa epey sarsacak bir durumdur.
yakının ölmüş gibi üzer adamı. yıllar önce ördeğim öldükten sonra bir daha hayvan beslemeye cesaret edemedim. çok istiyorum köpeğim olmasını, bana arkadaş olmasını ama gün gelecek o da ölecek. üstelik sadece bir haftayı birlikte geçirdiğim ördek için bu kadar yıkılmışken yıllarımı geçirdiğim köpeğim, dostum ölse ben de ölürüm herhalde.
Bu bir balık olabilir, kaplumbağa olabilir, köpek olabilir, kuş, kedi hatta bir örümcek bile olabilir. Evcil olması yeter, hangi hayvan olursa olsun. Bu hayvana sen gel 2-3 yıl bak, eğlen, gez, dolaştır, için ısınsın, her yere onunla gitmek iste sonra hayvan ölsün, olacak iş mi bu? ister istemez üzülürsün. Nasılsa bir hayvan yenisini alırım da demezsin/diyemezsin. Onca anın var. Ağlarsın ama geri gelmeyeceğini bilirsin. Resmine bakarsın uzun uzun/kısa, videosunu çektiysen onu izlersin, yüzünde hafif bir gülümseme, bu gülümseme sevinmenin gülümsemesi değil, üzülmenin gülümsemesi. Gülümserken gözünden bir damla yaşar süzülür aşağıya. işte budur Evcil hayvanının ölmesi, hayatından bir parça gitmiş gibi.
çok üzücü sanki ailenden biri gitmiş gibi bir durumdur. (yobazlar kedi köpek vs gibi evcil hayvan sevmedikleri beslemedikleri için onlara çok uzak duygu.onlar beslemeyi değil sadece kesmeyi bildiği için)
bugün yaşadığım olay,minik kuşum güzel hayvan çaput hakkın rahmetine kavuştu o artık cırtlak sesiyle her sabah beni uyandıramıyacak omzuma konup beni gagalamıyacak.Umarım gittiğin yerde mutlusundur sakızı kocasız bizi sensiz bıraktın rahat uyu.
1 yıl beslediğim kaplumbağamın ölmesiyle yaşadığım durum. belki ölmemiştir diye 4 gün gömmedim. bir zaman sonra insan çocuğu gibi sahipleniyor. kardeşim almıştı kaplumbağayı. bakamayıp bana vermişti. :(
2 muhabbet kusum var 3 senedir benleler ölduklerini gormektense yazin koye goturup salacagim 2 sene sonra. hem dogal bir ortam, yuvada yaparim agac tepesine istanbul gibi yerde kurda kusa yem olmasin benim tatli psikopatlarim.
sadece uc hafta once kus almaya karar verdim. alacagim zaman arastirmistim, mutlaka erkek kus almaliydim konusmasi icin. zaten kardesim bile yok dertlesirim dedim. gittim aldim erkek dediler. dogali daha 26 gun olmus kanatlari ve basi bembeyaz karni yesilimsi acik mavi.. gunlerce arkadaslarima sordum hatta isim bulmak icin. sonra paytak olsun dedik. eve getirdim tek ses cikarmadi titreye titreye uyudu. arastirdim hasta olabilirmis falan. neyse bekledim bi hafta. tirnaklarimi kemirmeye basladi, tavugumsu sesler cikariyodu hatta kafesi actigimda gidaklayarak avizeye ucuyodu ve gagasiyla avizenin vidalarini gevsetiyodu. elime almaya calistigimda ciglik atiyodu ve kafese sokamiyodum. yumusacik tuyleri vardi hatta cok hosuna giderdi oksamam falan. yem kutusundaki yemlere kafasini gomup uyudugunu, tek ayagiyla kafesten kendini sarkittigini bilirim. ne zaman odama gecsem omzuma konardi omzumda uyurdu. parmagimi isirmaya bayilirdi. eve geldigimde uyudugunu farkettim bir gun. yem kutusuna baktim tek kabuk yok, su zaten hic icmiyodu. aksam da uyumaya devam etti elime aldim hic kacmadi ilk defa. bikac kez ucmaya calisti surekli yere dusuyodu kiyamiyodum onu boyle gormeye. avucumun icine aldim avucumda uyudu biraz. sonra ucmasi icin ugrastim yine salak gibi. ucamadi yavrum dustu hemen pat diye. sonra tekrar elime aldim. bi yarim saat onunla ilgilendim su icirmeye yem yedirmeye calistim. yemedi. sonra titreye titree kaskati kesildi ellerimde. iki gun araliksiz agladim paytagin olumune.
aglatan olaydir. ozellikle de evde yalnizsaniz.
cennetin bir bölümünde gökkuşağı köprüsü diye anılan bir yer vardır. yaşamında, birileri için özel olan bir dost öldüğü zaman, cennetin bu bölümüne gider. orada bizim için özel dostlarımızın, beraberce koşup oynayabilecekleri, çayır ve tepelerin, en sevdikleri yiyeceklerin ve suyun bol bol bulunduğu, güneş ışıklarının sıcacık ısıttığı bu yerde, dostlarımız çok rahattır.
hasta ve yaşlı bütün dostlarımız burada sağlıklı ve dinç, yaralanmış ve sakatlanmış olanları da, tüm uzuvları yenilenmiş ve kuvvetli, birlikte geçirdiğimiz ve şimdi hayal olan günlerde hatırladığımız gibidir.
dostların hepsi küçük bir şeyin haricinde mutlu ve mesutturlar: şimdi geride kalan ve kendileri için çok özel birinin eksikliğini hisseder ve onu özlerler
hepsi birlikte koşup oynarlar, içlerinden biri, birgün aniden durur ve uzaklara dalar: parlak ve zeki gözleri birşeyle meşguldür; tüm vücudu titremeye başlar. birden gruptan ayrılır, yeşil çimlerin üzerinde , artan bir hızla, adeta uçarcasına koşar. yerinizi belirlemiştir, bir daha ayrılmamak üzere, özel dostunuzla buluştuğunuzda, birbirinize sevinç içinde sıkıca kenetlenirsiniz. yüzünüzde sevinç öpücüklerinin damlalarını hissederken, elleriniz yeniden bu sevimli başı okşar ve siz, bir kere daha, hayatınızdan uzun zaman önce çıkan, ama kalbinizden hiç silinmemiş olan, size güven duygusuyla dolu gözlere bakarsınız.
Dalga konusu mu olmuş anlayamadım. Yaşamayan nilmiyor ne yazik ki. Bir akrabanız ölmüş kadar üzülmenize sebebiyet verir. Çektiğiniz aşk acıları solda sıfır kalır. Siz siz olun evcil hayvanınıza ve evcil olmayan tüm hayvanları sevin ve besleyin.
Sırf bu ihtimal için bile evcil hayvan beslemek içimden gelmiyor. Her şeyi doğru yapsanız da ölecekse ölüyor. Ben küçük bir Scottish fold ya da british short hair beslemek istiyorum ama ölürse çok üzülürüm diye almıyorum.
cok aglatir. yurek sizlatir. vicdan azabi duymaya neden olur. o kadar sene gecti simdi bunu yazarken bile gozlerim doldu. köftem yavrim. kokulu horuldakim. cok ozleniyorsun.