zira türk insanının ve çoğu dünyalının yaşam felsefesi. hayatın amacının bu olduğunu düşündüttüren eylem.
etrafımızda da gördüğümüz gibi var olan sistem hepimize 30 yıl köle gibi çalışıp ev ve araba alıp kıt kanaat geçinip hayattan mutlu mesut ayrılmayı öğretti.
velhasıl insan kendini aşmalı, doğayı araştırmalı, tanrıyı araştırmalı, gezmeli görmeli ve madem dünyaya gelindi, bütün nimetlerinden ve görselliğinden fazlası ile yaralanmalı.
oysaki biz bunca kaynak olmasına rağmen, haftanın asgari 72 saat çalıştırılan bunun sonucunda temel ihtiyaçlarımızı kıt kanaat onca sinir stres ve buhran içinde kazanılmaya zorlandırılan kölelerden başkası olmadık, biz hiç bir zaman özgür olamadık.
bizler haftanın 5 veya 6 günü çalışan köleleriz. bizler tatilde memlekete gitmekten başka bilgisi olamayn bir halkın evlatlarıyız. bırak yurtdışı seyahatini ülke içinde bile şuradan şuraya gitmek için bütçeyi zor denkleştiren insanlarız. ancak bu sadece parayla alakalı değil. çocukların dersanesi, sınavı, ebeveynlerin yoğun iş saatleri gibi nedenlerle hayat belli çizgiler üzerine oturtulmuş gidiyor. hal böyle olunca, madem mal gibi yaşıyorum, sosyal hayatın dış çemberinde bir seyir tutturdum gidiyorum, bunu bir anlamı olsun diyor insan. madem eziyet çekiyorum bunu tek karşılığı sürekli kira ödemekten kurtulup ev almaktır herhalde diye düşünüyor. ayrıca
(bkz: insanlık için küçük ev sahibi olan için büyük bir adım)