Ev içi emek, kısaca bahsini edecek olursak, kadının ev içinde harcadığı(ütü yapmak, yemek pişirmek, evi temizlemek, çocuklara bakmak vb.) emek türüdür. Sanayi ile birlikte gelişen kapitalizm sonrası daha da yaygınlaşan ev kadınlığı ev içi emeğin boyutunu artırmış ve yaygınlaştırmıştır. Ve de bu emeğin işlevlerini farklı boyuta taşımıştır.
Ev içi emek, pek çok sosyal bilimci ve feminist oluşum tarafından görünmeyen, saklı emek olarak tanımlanmıştır. Bunun temel nedenlerini ise basit olarak üçe ayırabiliriz. Bu nedenlerden ilki, bu emeğin toplumsal cinsiyet rolleri çerçevesinde kadının doğal bir emeği olarak görülmesidir. Yani kadının bu emeği cinsiyetten kaynaklı sebeplerden dolayı yapması gereken işler olarak görülmesidir. ikinci neden ise, harcanan bu ev içi emeğin bir miktarının olmaması, emeğin harcandığı belirli bir zaman aralığı olmaksızın günün her saatinde kullanılıyor olması ve bu emeğin nesneleşmemiş olmasıdır. Üçüncü önemli neden ise bu emeğin kullanım değeri mevcut iken değişim değerinin olmamasıdır. Tüm bu bahsini ettiğimiz nedenler çerçevesinde kadının harcadığı ev içi emek ücretli emeğin karşısında değersiz kılınarak, görünmeyen bir emek biçimine dönüşür.
Bu emeğin işlevi ise gelişen sanayi ile birlikte kapitalizmin yeniden üretimine önemli bir kaynak oluşturan bir emek biçimine dönüşmüştür. “Eğer kadın evde çalışmasa, yemek pişirip ütü yapmasa, evi temizlemese, çocuklara ve yaşlılara bakmasa, erkek bu hizmetleri “ailenin reisi” olarak ev dışından para ile temin etmek zorunda kalacaktı. O zaman da erkeğin ücretinin daha yüksek olması gerekecekti. işte kadının evde “karşılık almadan” yaptığı bütün bu işler, kocanın daha az ücret alabilmesini ve ailesinin bununla geçindirebilmesini, işverenin de daha çok kar edebilmesini sağlıyordu."
Ve bununla birlikte kadının eşini psikolojik(moral vb), sağlıksal(yeme-içme, dinlenme) olarak işe hazırlaması, aynı zamanda fabrikalar için gerekli olan iş gücünü sağlamak amacıyla yeni bireyler yetiştirmesi kadının ev içi emeğini kapitalizmin yeniden üretimi için işlevsel bir hale dönüşmüştür.